Kâtip Çelebi, bilim dünyamızın en ilginç şahsiyetlerinden biridir. Artık İzmirliler de işitince, “Kâtip Çelebi kimdi, neydi” demiyor. Biliyorlar ki bu büyük bilim adamının adıyla anılan bir Üniversite var İzmir’de.
Geçen hafta İzmir’de bir Kâtip Çelebi sergisi vardı. Düzenleyen ve önayak olan “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi” idi. Aslında serginin adı çok anlamlı: “Piri Reis’ten Kâtip Çelebi’ye Osmanlı’nın Dünyaya Bakışı”. Doğumunun 400’üncü yılı dolayısıyla 2009, UNESCO tarafından Kâtip Çelebi yılı olarak kutlanmıştı. Serginin düzenlenmesinde Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin katkılarını teşekkürle anmak gerekiyor. Hem Türkiye’de, hem Paris’ten Washington’a kadar dünyanın pek çok yerinde düzenlenen bu sergiye verdiği destekten dolayı Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel’i de anmamak olmaz.
Serginin arkasındaki asıl güç Prof. Dr. Bekir Karlığa. Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezinin de Başkanı olan Prof. Karlığa, Türkiye’de ve dünyada bir Kâtip Çelebi bilgini olarak tanınıyor. Serginin tanzimi, eserlerin seçimi ve belli bir sıra içinde takdimi Hoca’nın derin bakışının eseri.
Sergide, Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesi, Türk İslam Eserleri Müzesi ve Süleymaniye Kütüphanesi’nden Müslüman coğrafyacılara ait haritalar var. Ayrıca Kaşgar’lı Mahmud’un Dünya Haritası ile 1732 yılında İbrahim Müteferrika tarafından yayınlanan Kâtip Çelebi’nin Cihannüma isimli eserindeki haritalar da sergileniyor. Toplam 53 haritanın yer aldığı sergiye, Dokuz Eylül Üniversitesi Sabancı Kültür Merkezi ev sahipliği yaptı. Bu 53 harita daha sonra ne oldu dersiniz? İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine hediye edilen bu haritaların, Üniversitenin Çiğli’deki yerleşkesinde daimi bir sergiye dönüştürülmesi sanırım iyi olur.
Sergi bir önemli hususun altını da çiziyor. Osmanlı dönemindeki coğrafya çalışmaları hiç de o dönem Avrupa’sındaki çalışmalardan geri değil. Osmanlılarda bu tür çalışmalar yok diyene kadar, biraz kütüphanelere bakmak ve raflardaki eserleri masalara taşımak gerekiyor. Bu önemli hususu, sergi açılışından bir gün evvelki bir grup arkadaşımızla klasik musiki eşliğinde düzenlediğimiz akşam sohbetinde vurgulayan Prof. Karlığa, aynı gayretin bir sonucu olan “Batıya Doğru Akan Nehir” adlı çalışmanın da mimarı. Başbakan Baş Danışmanı ve Medeniyetler İttifakı Projesi Türkiye Koordinatörü olan Prof. Dr. Bekir Karlığa, sergi açılışında yaptığı konuşmada hem Kâtip Çelebiyi ve onun dünyasını hem de Osmanlı döneminde yapılan coğrafya çalışmalarını anlattı. Salı akşamları TRT1’de 21 serilik bir dizi olarak yayınlanan “Batıya Doğru Akan Nehir” ayrı bir yazıyı hak ediyor. Yabancı dillerde biraz kısaltılmış bir versiyonu da mevcut bu harika dizi yakında başta BBC pek çok kültür kanalında yer bulacak. Gelip geçmiş bütün medeniyetlerinin bizlere neler bıraktığını, dünyaya sadece batı gözlüğünden bakmayan bir anlayıştan izlemek gerçekten ilginç.
Serginin düzenlenmesinde “İzmir Üniversiteleri Platformu” da emek sahibi. İşin hem bu tarafı güzel, hem de İzmir’de böyle bir platformun varlığını öğrenmek güzel. Bu güzel oluşumda payı olan üniversitelerimize teşekkür ederken, İzmir’de sinerji doğurma anlamında Platform’dan beklentilerimizin büyük olması gerektiğini söylemeden edemiyorum. İlk beklentimiz de EXPO 2020 etkinliklerine katkı elbette.
Ben bu yazıya başlarken İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin doğum hikâyesini anlatmayı planlamıştım. Fakat yazı ilerledikçe sergi ve o çerçevedeki konular ağır bastı. Ama yine de bu Üniversitenin İzmir için ne kadar önemli olduğunu şu sergi dolayısıyla görmüş oluyoruz. Serginin İzmir’de yapılması için çırpınan ve açılışta güzel bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Galip Akhan’ı kutlamak gerek. Prof. Akhan’a ve Prof. Karlığa’ya açılışta bana da bir konuşma fırsatı verdikleri için teşekkür borçluyum.
Doğum hikâyesini başka bir yazıda ele alalım mı? Ne dersiniz?..