Biz tarih boyunca farklılıkları bir arada ve barış içinde yaşatmış bir milletiz. Biz insanları, dillerine, renklerine, cinsiyetlerine göre değerlendirmedik, değerlendirmeyiz. Bu ayrımcı, küçültücü ölçütler bizim kültür ve medeniyet havzamızda varlık alanı bulamamıştır.
Nefret Suçları Platformu temsilcileri, ‘Nefret Suçları Yasa Kampanyası’ çerçevesinde yaptıkları etkinlikler kapsamda, AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu’nu makamında ziyaret ederek bir sunum yaptılar. Sunum birebir sohbet havası içinde sıcak bir ortamda geçti. Taraflar birbirleriye görüş ve düşüncelerini paylaştılar.
Toplantıya platform adına kampanya koordinatörü Murat Köylü, Sosyal Değişim derneği genel sekreteri F. Levent Şensever, Uçan Süpürge Derneği’nden Selen Doğan, Kaos GL Derneği’nden Hayriye Kara, Pembe Hayat Derneğini temsilen Kemal Ördek katıldılar.
Komisyon toplantı salonundaki bilgilenme ve bilgilendirme buluşmasında Tekelioğlu’nun danışmanları ve komisyon uzmanları da hazır bulundu.
M. Köylü, nefret suçunun öncelikle kimlikle ilgili bir konu olduğunu belirtti. Platformu oluştururken, bütün mağdur taraf ve dernekleri kapsayacak bir yapı kurmaya özen gösterdiklerini, amaçlarının ayrı ayrı mücadele eden dernekleri bir çatı altında birleştirerek kamunun gündemine getirmek olduğunu ifade etti. “Nefret suçu can yakıcı bir sorun. Küresel bir sorun. Kimlikler çeşitlenince bu suç artmaktadır. Nefret suçlarının yasal tanıma kavuşturulmasını istiyoruz” diyerek sözlerini bitirdi.
Bünyelerinde 67 sivil toplum örgütü olduğunu, Almanya, Hollanda gibi ülkelerin sivil toplum örgütleri ile ilişki içinde olduklarını söyleyen Kemal Ördek’ten sonra söz alan F. Levent Şensever, ‘önyargı’ saikiyle işlenen suçlara nefret suçu denildiğini belirterek şunları söyledi: “Bu, yeni bir kavram. İlk kez ABD’de kullanıldı. 56 AGİT ülkesi, mağduriyetleri ortadan kaldırmaya dönük olarak kendi yasalarında düzenleme yaptı. İlaveten AGİT, 2007’de Atina’da katılımcı ülkelere tavsiye kararı aldı. AB, 19 Nisan 2007’de Almanya dönem başkanlığı sırasında, alınan bir kararla, nefret uçlarına ilişkin düzenleme yapmalarını üye ülkelere zorunlu kıldı. Burada ırk, dil, din, ten rengi, kin ve nefreti kışkırtan söylem ve eylemler konu edilmektedir. Yani bu farklılıkların hiç biri, başka farklılıklardan nefret etmeyi gerektiren bir unsur olamaz. Türkiye bu kararların bazılarının altına imza atmıştır”
Şensever, soykırım ve benzeri konuların nefret suçlarından ayrı olduğuna dikkat çekerek, aralarındaki farkı, soykırımın uluslararası hukukun nefret suçlarının ise iç hukukun konusu olduğunu belirterek yaptı. “Türk Ceza Kanununda ‘önyargı ile işlenen suçlara’ ağırlaştırıcı cezalar getirilmelidir. Çalışmalarımız yeni olduğu için, bu çok boyutlu meselenin karakterini, örneklerini yeteri kadar bilemiyoruz. Çalışmalarımız bilmek, toplumu aydınlatmak ve yasal düzenleme yapmanın koşullarını hazırlamaya dönüktür. Kamunun ilgili kademeleri ile birlikte, eğitimden, soruşturma ve yargı boyutlarına kadar beş aşamalı bir eylem planı ortaya çıkarılabilir. Bunlar, 1. Nefret suçlarını görünür kılmak ve etkin politikalar üretmek, 2. İnsanları eşit yurttaşlık temelinde tanımlamak, 3. Durum tespiti yapmak; ortak amaçlar etrafında işbirliği ve koalisyon imkânlarını artırmak, 5. Kamu kurumları, Meclis ve diğer platformlarda bir araya gelip etkinliği artırarak, sesimizi yükseltmek ve tepki vermek”
AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu ise konuşmasına, ideal bir toplumda bu tarz problemlerin olmaması veya son derece sınırlı olması gerektiği tespiti ile başladı. “Ancak şu da bir gerçek ki, sosyolojinin temel kavramı olarak toplum, bir realite olarak bu ve benzer sorunları maalesef üretiyor. Bize düşen mevcut veya olması muhtemel toplumsal sıkıntıları, sağlıklı çözümlerle aşmak için, gereken yasal düzenleme ve uygulamaları yapmaktır. Bu kapsamda ülke olarak yapabildiklerimiz, yapamadıklarımız ve yapmamız gerekenler vardır. Biliyorsunuzdur, AB süreci çerçevesinde yapılanları izlemek üzere bir Reform İzleme Grubu (RİG) kurulmuştur. Grup, Dışişleri, Adalet, Avrupa Birliği ve İçişleri Bakanlıklarının genelde bakan düzeyinde temsilcileri ile Başbakan Müsteşarı’ndan oluşuyor. Biz grubun toplantılarına gözlemci olarak katılıyoruz. Bu gruba bağlı olarak geçen Aralık ayında Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kuruldu. Bunlar yeterli olmamakla beraber iyi gelişmelerdir”
Başkan Tekelioğlu konuyla ilgili olarak başka adımların da atılabileceğini, atılması gerektiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sorunu bu izleme grubuna taşırım. Zaten biz bu konularla ilgili olmak zorundayız. Biz tarih boyunca farklılıkları bir arada ve barış içinde yaşatmış bir milletiz. Biz insanları, dillerine, renklerine, cinsiyetlerine göre değerlendirmedik, değerlendirmeyiz. Bu ayrımcı, küçültücü ölçütler bizim kültür ve medeniyet havzamızda varlık alanı bulamamıştır. Biz realitesini kabul ettiğimiz ötekini, ötekimizi kedi varlığımızın imkânı, zenginliği olarak görürüz. Bu anlayış, yaşayan canlı algı olarak devam etmektedir. Türkiye’nin AB İlerleme Raporunda bu konularda fazla bir sorun yoktur. Bu tür sorunlar bizden çok başka toplumlarda görülüyor. Bunu sosyolojik bir tespit olarak söylüyorum. 2. Dünya Savaşında Yahudilere karşı geliştirilen ve zaman zaman korkunç örneklerle başka azınlıklara karşı yönelen nefretin şiddete dönüşmesini hâlâ görmekteyiz. Müslümanlar ve bizim oradaki yurttaşlarımız, trajik boyutta can yakıcı sıkıntılarını yaşıyorlar.