Avrupa Birliği ile TBMM’nin ortaklaşa yürüttüğü Parlamentolar arası Değişim ve Diyalog Projesi’nin başlangıç toplantısı, 28 Mayıs Pazartesi günü TBMM Tören Salonu’nda yapıldı. Törene, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz katıldı.
AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Proje Lideri Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı toplantıda TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AP Başkanı Martin Schulz ve AB Bakanlığı Müsteşarı Haluk Ilıcak birer konuşma yaptılar. TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Proje Lideri Mehmet Tekelioğlu, Meclis’in AB ile olan ilişkilerinin yürütülmesinde AB Uyum Komisyonunun çok önemli bir yeri olduğunu ifade etti. Başkan olarak, Komisyonun bu projenin hem hazırlık aşamasında hem de yürütülmesinde büyük katkısı olduğunu vurgulayarak başladığı konuşmasında, Değişim ve Diyalog Projesi’nin Türkiye ve AP için diyalog eksikliğini gidermek ve aşmak amacıyla bir fırsat olduğuna dikkat çekti.
Bu bağlamda Tekelioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Değişim ve Diyalog Projesini, Türkiye-AB ilişkilerinin daha ileri bir noktaya gidebilmesi için bir fırsat olarak görüyorum. AB ile üyelik müzakerelerinde Türkiye’nin karşısına çıkan engellerin en önemli sebebinin diyalog eksikliği olduğu kanısındayım. Türkiye’nin AB’ye adaylığı sürecinde oluşan tıkanıklıkları aşmanın ilk koşulu, oluşan iletişim sorunlarını aşmak ve yeni iletişim kanalları yaratmaktır. Zira doğru bir biçimde oluşturulmayan diyalog, tarafların birbirlerini yanlış anlamaları ve sonuç olarak, birbirleri hakkında yanlış kanılara sahip olmaları ile sonuçlanmaktadır. ‘Pozitif Gündem’in de bu bağlamda diyalog eksikliğinin giderilmesine önemli katkı yapacağını düşünüyorum.”
AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Proje Lideri Mehmet Tekelioğlu, Projenin, TBMM ve AB tarafından ortaklaşa yürütülen bir proje olduğunu belirttiği konuşmasında, gözetilen amacın TBMM ve AB Üyesi ülkelerin parlamentolarında temsil edilen siyasi partiler ve milletvekilleri arasındaki diyalogu geliştirerek TBMM’nin AB üyelik müzakereleri sürecine ilişkin rolünün azami seviyeye çıkarılması olduğu bilgisini verdi.
İsminden de anlaşılacağı gibi, projenin ‘Parlamentolar arası değişim’ ve ‘Parlamentolar arası diyalog’ olmak üzere iki ayağının bulunduğunu, bu çerçevede altı sempozyum, iki yaz kampı organize edileceğini söyledi. Tekelioğlu şunları ilave etti:
“Düzenlenecek sempozyumların konuları, toplumsal cinsiyet eşitliği, gençlik ve politika, terörizm, iyi yönetişim, göç ve hoşgörü olarak belirlenmiştir. Projenin Türkiye ayağının yürütüleceği iller Hatay, Urfa, Mardin, Trabzon, Denizli, Nevşehir ve Van’dır. Biri İzmir’de, diğeri İstanbul’da başlayıp Edirne’de sonlanacak olan iki gençlik kampı planlanmıştır. Gençlik kamplarında, yurt içinden ve dışından siyasi partilerin gençlik ve kadın kollarının bir araya gelmesi sağlanacak, farklı ülkelerden gelenlerin farklı görüş, düşünce ve tecrübe paylaşmaları sağlanacaktır.”
“İki yıl sürecek bu projenin amacı tanıtım ve görünürlük faaliyetlerinin artırılması ve Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin toplumun bazı kesimlerinde hâlâ mevcut olan olumsuz algıların azaltılması yoluyla, Türkiye’nin AB’ye katlım sürecinde ortaya çıkacak olan fırsat ve güçlükler konusunda farkındalığı arttırmaktır. Proje Türkiye’deki sivil toplumun siyasi hayata katılımını güçlendirecek, daha iyi yapılandırılmış ve donanımlı siyasi kanalların kurulmasını sağlayarak, Türkiye ile AB arasındaki bilgi ve anlayışın geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Proje kapsamında altı sempozyum, üç diyalog forumu, iki uluslararası yaz kampı ve değişim programları gerçekleştirilecektir.”
Projenin Türkiye dışındaki faaliyetlerinin gerçekleştirileceği üç ülke olarak Almanya, Avusturya ve Fransa’nın seçilmesinin tesadüf olmadığını belirten Tekelioğlu, ”Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde, müzakere fasıllarının açılmasının, AB-Türkiye ilişkilerine yapacağı katkının bu üç ülkenin parlamentolarına ve kamuoylarına anlatılması projenin temel hedefleri arasındadır” dedi. Projenin kimi ayrıntıları üzerine de bilgi veren Tekelioğlu, gerçekleştirilecek ilk sempozyumun ‘Göç Yönetimi’ konusuyla 7–8 Haziran’da Hatay’da olacağını duyurdu. Suriye’deki olaylar ve Hatay’a gelen sığınmacılar ve programda göçmen kamplarının ziyaret edilecek olması sempozyuma güncel bir nitelik de kazandıracaktır.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un konuşmasında ”Türkiye’nin AB üyeliğinin uzun süre alacağı ve zor olacağı bir sır değildir, Türkiye’nin gerçekleştirmesi gereken önemli değişiklikler olacaktır” şeklindeki sözleri ilgi çekti. Schulz, Kayseri’deki terör konuşmasını kınayarak başladığı konuşmasında, şiddeti desteklemenin mümkün olamayacağını, terörle mücadelesinde Türkiye’nin yanında olduklarını, tanıtım ve açılışını yaptıkları projenin Avrupa’da kimi yanlış anlamaların önüne geçeceğini, projeyle AB’de Türkiye’ye kuşkuyla bakanların Türkiye’yi daha yakından tanıma imkânı bulacağını ifade etti.
Son olarak kürsüye gelen TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AB ile olan ilişkilerimizi ilişkin değerlendirmesinde, fasılların açılamayışının iç ve dış ana sebeplerine temas ettikten sonra, konuşmasını Meclis’in yeni anayasa çalışması ekseninde yoğunlaştırdı. Türkiye’nin yeni yasal ve yapısal düzenlemeleri sadece AB üyeliği için değil, Türkiye’nin yararına olduğu için yaptığını belirterek, “Türkiye bu düzenlemeleri yaparsa daha çağdaş, daha kalkınmış ve ileri demokrasi standartlarına kavuşmuş olacaktır. Belki bu dönemde bunu başa almak ve AB meselesini biraz ikinci planda değerlendirmek gerekecektir. Çünkü AB meselesinde epey zorluklarla karşılaşacağımız ortadadır” dedi.
Son yıllarda AB ile olan ilişkilerin yavaşlamasının sadece Türkiye’ye ait sebepleri olmadığına dikkat çeken Çiçek, bu engellemelerin başında bazı ülkelerin iç siyasette hâlâ Türkiye’yi kullanmaları ve istismar etmelerinin yattığını vurguladı. “Bu dün de öyleydi; öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki seçimlerde bu önemli bir istismar konusu olmaya devam edecek” dedi. Çiçek, bugün Avrupa’da AB’nin kuruluşu esnasındaki güçlü liderlik ve vizyonun var olmadığını da vurgulayarak, özellikle Türkiye’ye karşı realist bir politika yürütülmediğini söyledi. Türkiye’nin başta Anayasası olmak üzere belli mevzuatlarını AB’ye uyumlaştırması gerektiğini belirten Çiçek, bunun için de Türkiye’nin yasal, yapısal birçok düzenleme yapacağını söyledi. Yapısal ve yasal düzenlemelerin tek bir sebebe dayanmadığına dikkat çeken Çiçek, konuşmasını şöyle özetledi: “Demokratik ve ekonomik açılımların yanı sıra, yeni anayasa çalışmaları, sadece AB üyeliği için değil, Türkiye’nin yararına olan işlerdir. Türkiye bunları yapmakta şu veya bu sebeple gecikmiştir. Bu düzenlemeleri yaparsa Türkiye daha çağdaş, daha kalkınmış ve ileri demokrasi standartlarına kavuşmuş olacaktır. Bu sürecin tamamlanması halinde AB ile aralarında var olan kimi pürüzler de kendiliğinden çözülmüş olacaktır.”