Birkaç Uzun Hikaye

Birkaç Uzun Hikaye

Eğitim dünyası çok önemli bir simasını kaybetti. Necdet Doğanata, İzmir’in eğitim hayatına önce Fatih Koleji ile sonra İzmir Üniversitesi ile çok önemli katkılar yaptı. Bu hizmetler unutulmamalı. Ömrü hep insan yetiştirmekle geçen bu kutlu insana nasıl saygı duymazsınız… Eğitim dünyasına yapılan her katkı önemli. Özel okul ve vakıf üniversitesi kuranlar her zaman derin bir saygıya layıktır bence. Yaşar Üniversite’sinin banisi Selçuk Yaşar, iş âlemindeki başarıları kadar Üniversitesiyle de öğünse yeridir. İzmir Ekonomi Üniversitesini kurarken İzmir Ticaret Odası mensupları neler hayal etti, bilemem, ama o hayalin bugün yerine gelmek üzere olduğunu söyleyebiliriz. Gediz ve Şifa Üniversitelerinin yönetim ve öğretim üyesi kadrosu içindeki tanıdığım simaların, bu kurumların kuruluş ve eğitim safhalarındaki çalışma zevk ve azimlerine hep gıpta etmişimdir. Onları Horasan Erenlerine benzetirim ben.

Buradan bir de sitem göndereyim. Kimlere biliyor musunuz? Prof. Faruk Şen’le başladığı Türk-Alman Üniversitesi işini yarım bırakan Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan’a ve Batı Anadolu Üniversitesi’nin kuruluşunu bitirmeyen Özer Gürbüz’e… Bir ara Hüseyin Aslan’a, ‘bu işte Ankara temsilciniz olmaya hazırım’ demiştim.
Sözü biraz uzattık. Cenaze törenine katılmak isterdim Necdet Doğanata’nın, kısmet olmadı. Allahtan rahmet diliyorum.
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, sağolsun, Çete kitabını bana da imzalayıp göndermiş. Bayram tatilinde okudum. Kitaba önsöz yazan İlhan Tekeli’nin subjektif değerlendirmelerine üzüldüm. AK Parti’nin yerel yönetimleri ve ortak aklı ihmal ettiği iddiası ne kadar çiğ kaçıyor. Hem de Cumhuriyet tarihinde yerel yönetimlere son yıllarda bunca kaynak aktarılmışken… TBMM’de büyükşehir yasaları görüşülürken… Bu yasalarla Belediyelerin yetkileri arttırılırken ve merkezi yönetim elindeki imkânları yerel yönetimlere devrederken… Hele ‘AK Parti, demokrasiyi bir amaç değil araç olarak görüyor’ bayat iddiasına ne demeli…

Kitaptaki türden işlerin çete kapsamına alınmasına baştan beri itiraz etmiş biriyim ben. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını da çok destekledim. Çete kapsamına alınan bir davada, suçlu suçsuz birbirine karışıyor ve suçlular arada kaynayıp gidiyor. Bir dayanışma hali çıkıyor çünkü ortaya. Oysa bu dava, özel yetkili mahkemeler yerine normal mahkemelerde ele alınsaydı, kamuoyu, suçluların ortaya çıkarılmasını talep eder ve destek olurdu.

Kitabı hazırlayan Gönül Soyoğul ve Başkanın temel yanlışı, bu davaları AK Parti istiyor havası vermeleridir. Ak Parti cezalandırarak oy alınmayacağını çok iyi bilir. Oy kazanmadan önce gönül kazanmaktır aslolan. Ben kitabı okuyunca bir kez daha kani oldum ki Aziz Beyin derin bir vizyon ve ekip sorunu var. Türkiye’de Genel Sekreterleriyle davalık olmuş başka bir Başkan bilen var mı? Sahte diplomayla bunca yıldır önemli görevler yürüten bürokrata sahip bir Belediye duydunuz mu? Bu sahtekârı Aziz Bey bilerek çalıştırmadı sanırım, ama bir ihmal yok mu bu tuhaf işte?
Yapılan işler kadar söz verilip de yapılamayan işler de sayılmış olsaydı, kitap bir kaç misli hacme sahip olurdu. Metroyu bitiremeyen, çöp toplama ve çöpten yararlanma konusunu halledemeyen, denizden yararlanmayı aklının ucundan geçiremeyen bir Başkanla Expo 2020’yi kazanmak, İzmir’in mevcut durumuyla değil ancak taşıdığı yüksek potansiyelle mümkün olabilir.

Bir nokta daha var. Mahkemeye çağrılan yalnız CHP’li Belediye değil İzmir’de. 2009 Yerel Seçimlerinin hemen öncesinde Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy’un başına gelenleri unutmak mümkün mü?
***
Uzun zamandır sinemaya gitmiyordum, sebebini sormayın, uzun hikâye. Bayram tatilinde kızım beni sinemaya götürdü, sebebi yine Uzun Hikâye. Mustafa Kutlu’nun bu nefis hikâyesi Osman Sınav’ın elinde harika bir sinema diline kavuşmuş. Yıllar önce okuduğum kitabı filme gitmeden bir daha okudum. Sinemaya aktarılan pek çok roman ya da hikâye biliyorum. Çoğunda filmi görünce “bu ne yahu, olmamış” dediğimi hatırlarım. Uzun Hikâye için böyle demiyorum. Aksine “ne güzel olmuş, film hikâyeye ne kadar sadık kalmış, Kenan İmirzalıoğlu çok başarılı” diyorum. Kitabı ve filmi kaçırmayın derim.

Join the discussion