Siyasetle uğraşanlar için her seçim önemlidir. Partiler için olduğu kadar seçimin kendisini ilgilendirdiği kişiler için de önemlidir. Yerel seçimlerde kişiler biraz daha öne çıkar. Milletvekili genel seçimleri ise kişilerden çok partiler için önem arz eder. Birinde bütün bir ülkenin yönetimi diğerinde bir yerel yönetim söz konusudur.
Ülkenin selameti açısından yerel seçimlerin hizmet esaslı olarak cereyan etmesi arzu edilir. Elbette bu, normal bir seçim atmosferi varsa geçerlidir. Aksi takdirde ister istemez seçimler hizmet esası üzerinden değil başka amaçlar üzerinden yürütülür. Hizmet konusunda kendisini yetersiz bulan parti ve adaylar hizmet bazlı tartışmalardan kaçar ve ortamı başka amaçlar üzerinde yoğunlaştırmaya bakar.
2004 ve 2009 yerel seçimleri İzmir’de Ak Parti’nin tüm gayretlerine rağmen hizmet ve projeler üzerinden değil rakı roka balık ve yaşam tarzı üzerinden yürütülmüştür. Bu sebeple de ‘İzmir’e kim daha iyi hizmet eder’ yerine başka görüşler atmosfere hâkim olmuştur.
Bu seçimleri de hizmet esası üzerinden yürütmek biraz zor olacak gibi duruyor. CHP seçim sloganı olarak “İzmirliyiz yaparız” üzerinde karar kılmış gözüküyor. Bu slogan birçok açıdan sorunlu.
CHP’nin ilçe belediye başkan adaylarının tespitinde nasıl bir kavganın içine sürüklendiğini herkes biliyor. Kavga hem genel merkezde hem İzmir’de çıktı ve gürültüsü CHP’lileri rahatsız etmekle kalmadı, siyasetin geleceği açısından herkesi kaygılandırdı. Şimdi halk kendiliğinden ortaya çıkıp “İzmirliyiz, kavgacıları sevmeyiz, istemiyoruz bunları” derse kimse şaşırmasın.
İzmir’de yapılmak istenen şu aslında: İzmir’in, gerçek İzmirlilerin gündelik hayatlarını etkileyen problemleri perdelemek amacıyla yerel sorunların tartışılmasına engel olmak. Doğru mu bu tavır, İzmirliliğin neresine sığar?
Sloganın yanlışlığını CHP’nin kampanyasını yürütenler fark edemiyor, bu belli. Peki, CHP içindeki tecrübeli siyasetçiler de mi bu sloganın nasıl sorular getireceğini görmüyor? Yarın birisi çıkıp “metroyu yapamadınız, katı artık bertaraf tesisini yapamadınız, 2009 seçim kampanyasında vaad ettiklerinizin çoğunu yapamadınız, İzmir’e bir stat yapamadınız, yapmak isteyenleri engellediniz, teleferiği yapamadınız, siz İzmirli olamazsınız” derse ne cevap verecekler? Oysa Binali Yıldırım’ın kefili olduğu 35 Proje adım adım gerçekleşiyor. Aziz Kocaoğlu’nun dilinde “İzmirliyiz yaparız”, içi boş bir slogana dönmeye mahkûmdur.
Sloganın bir başka sorunu daha var. İzmirli olmak birçok sorunun çözümü için elbette yeterli görülebilir. Ancak bunun birkaç şartı var: Her şeyden önce İzmirli olmak derken buna nasıl bir mana yüklediğimizi açıklamalıyız. CHP’nin buna yüklediği mana açıktır ki dünyadaki değişimin farkında olmayan bir anlayıştan geliyor. Küreselleşen dünyanın nasıl bir değişim içinde olduğunu anlaması mümkün mü CHP’nin? Bu o kadar açık ki temel insan hakları açısından kafası net olmayan bir Genel Başkanları var. Kürt sorununa yaklaşımını problemli bulmayan var mı? Özgürlük alanının genişletilmesine sözde rıza gösteren ama bütün söylemlerinde hala bu alanda sorunları olan mensupları var. Örnek mi? Bakınız, CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in bütün konuşmaları. Eğer gerçek İzmirli olsalardı iş yapma biçimlerinin örneği metro olmazdı, Hatay caddesinin perişan hali olmazdı, İzmir körfezi bu zavallı halde olmazdı, trafik böylesine karmakarışık olmazdı, İkiçeşmelik caddesi bu kadar çirkin olmazdı, kentsel dönüşüm içinden çıkılmaz halde olmazdı… Başka örnekler de var. CHP Konak adayı eski baro başkanı Sema Pektaş’ın yasakçı tutumu var bir yanda, bir yanda Ak Parti Konak adayı İlknur Denizli’nin özgürlük alanını alabildiğine genişletmekten yana tutumu…
Aslında bu sloganı seçenler, seçimi İzmir’e hizmet esası üzerinden götürmeyeceklerini de söylemiş oluyorlar. Fakat seçimi amacından saptırmak isteyen başkaları da var: 17 Aralıktaki seçime ayarlı operasyonu savunan siyaset yolsuzluğuna batmış çevreler var. Maalesef bizdeki muhalefet siyasetin onurunu korumak gibi bir ulvi gayeden uzak duruyor. Buna kimi sol liberal çevreler de dâhil. İşin siyaset mühendisliği tarafını görmeyip rüşvet ve yolsuzluğu savunan varmış gibi davrananlara ne demeli!..
Önce 30 Mart seçimlerini daha sonra da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kendilerine göre tanzim etmek isteyenlere en iyi cevap sandıktan çıkmalı. Sandığa ayar vermek isteyenler İstanbul ve Ankara gibi iki büyük ilde gerçek CHP’lilerin asla rıza göstermeyecekleri iki adayla işin içindeler.
Kısacası 30 Mart seçimleri yerel seçim olmaktan çıkarılıyor. Milli iradeye sahip çıkmak için, kurulan tuzağın bozulması şart… Onun yolu da sandık… Başbakan Tayyip Erdoğan da sürekli bunu vurguluyor. Bu halin yüklediği sorumluluk mu? Çok büyük… Çok…