Bugünlerin konusu 2015 seçimleri ve aday adaylıkları. Ak Parti adaylarını tespit etmek için temayül yoklamasını da göz önüne alacak. CHP’nin de bazı sıralar için önseçim yapacağı anlaşılıyor.
Bu çalışmalarda fikir beyan edeceklerin sorumlulukları büyük. Onların bugün verecekleri karar hepimizin yarınlarını etkileyecek.
Benim çok şakacı arkadaşlarım var. Aday adaylarını konuşurken beni gülmekten kırıp geçirdiler. Bunlardan biri Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı’nı bir aday adayına uyarlamış. Şöyle demiş ona: “Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden…/ Senin de destanını okuyalım ezberden…/ Haberin yok gibidir taşıdığın değerden…” Aday adayları her söze kulak veriyorlar, kendilerini öğen sözleri dikkatle başkalarına da aktarıyorlar. Ben onlara “dikkat” diyorum, “sandık adamı çarpabilir.” Şu sıralar aday adayları temayülde oy kullanacaklara son mısraı değiştirerek okur gibiler, “Haberin yok gibidir taşıdığım değerden…”
Arkadaşımın bu esprisini duyan bir başkası ise yine Fetih Marşı’ndan uyarlanan bir bölümle çıktı karşımıza. Ancak onun esprisi aday adaylarını sıkıntıya sokan yukardan gönderilenlerle ilgiliydi. Bakın nasıl değiştirmiş şiiri: “Yakışıklım! İşaret aldığın gün yukardan!/ Yürüyeceksin! Seçmen yürüyecek arkandan!/ Sana selâm getirdim sevdiğin o Başkandan!” Arkasından ekledi: “Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın!”
Bizim mahallede şiir seven çoktur. Bir başkası da bir aday adayının Parti büyüklerine nasıl hitap etmesi gerektiğini Fuzuli’den esinlenerek açıkladı: “Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok/ Gözüm canım efendim sevdiğim devletlû sultanım.”
Eğilim yoklamalarında oy vereceklerin İzmir’i iyi tanımaları gerekiyor. Size arkadaşlarımla sohbetten notlar aktarayım, bakalım ne diyeceksiniz.
İzmir siyaset için çok iyi bir arena. Tarih boyunca ayakları üzerinde durmuş bir liman kenti İzmir. “Önce ben” diyebiliyor olanca özgüveniyle. “Benim için ne düşünüyorsun, bana ne vaad ediyorsun?” diye sorabiliyor.
Yani İzmir kendisini Türkiye’nin kalanından ayrıştırabilen bir kent. O yüzden siyasetin yerel olduğuna dair algı İzmir’de çok iyi hissedilebiliyor.
Yine İzmir’in geçmişten getirdiği çok renkliliği var. Bu anlamda Türkiye’nin gelişen demokrasisi açısından da iyi bir laboratuvar.
O sebeple İzmir’de siyasete adım atan herkesin demokrasinin genel kabullerini içine sindirmiş olması gerekiyor. Demokratik modeller geliştirmede kendisini geliştirmesi gerekiyor.
Çünkü İzmir’de yerleşik olanla sonradan gelenin teması çok belirgin ve belirleyici. Kuşaklar boyunca kentin burjuvazisi olagelen kesimler Anadolu’dan gelenlerle ilişki içindeler. Bunun tersi de geçerli. Sadece iki ana kesim de değil üstelik. Romanlar, Kürtler, göçmenler… İzmir’de hep yan yanadırlar. Dolayısıyla ‘öteki’ ile karşılaşma, diyalog, çatışma, uzlaşma, paylaşma aslında demokrasiyi ortaya çıkarıyor.
Partiler İzmir’de edinilen yerel tecrübenin değerinin farkına varmalıdırlar. Bu tecrübeyi genele yaymanın, daha üste çıkarmanın, bilgi ile donatmanın yolunu aramalıdırlar.
Partiler İzmir’in renkliliğine, canlılığına, demokratik gelişmişliğine uyan ve bunları taşıyabilen adayları öne çıkarmalıdırlar.
Evet, partiye emek vermek, partinin geçmiş hafızasının canlı şahidi olmak kıymetlidir. Ancak partilerin hedefi bir önceki seçime göre daha çok oy almaktır. Genel merkezde siyaset yapanların da en küçük birimde siyaset yapanın da başarı değerlendirmesi oy oranıdır. Size geleceğini emanet ediyor seçmen. Kime oyumu verirsem beş yıl sonra beni bugünkünden daha iyi bir hayat bekleyecek kaygısıyla oyunu kullanıyor.
Elbette bunun için partinin liderine ve söylediklerine de bakıyor yaşadığı yerde olup bitene de bakıyor. Yaşadığı kentin kimin ismiyle anılacağına da bakıyor.
Tek tek adaylar önemli değilmiş gibi gelebilir ama yan yana konulduğunda adayların birlikte verdiği resim ve ona bakan İzmirlinin aklından geçenler önemlidir.
Bu sebeple milletvekili listesi İzmir’de yaşayanların görmek isteyeceği büyük resmin bir izdüşümü olmalıdır.
Hem partiye geçmiş yıllarda emek harcayanlar hem de siyasete parti dışından katılanlar olmalı. Seçmenin önüne konacak bu karışım sizin oy almayı düşündüğünüz, oy alacağınızı varsaydığınız kitleye “bunlar nereden çıktı” dedirtmemeli.
Seçmen kişisel olarak baktığında doğru bulmadığı adaylar olabilir ama resmin tamamına baktığında ben bu partiye oy verebilirim diyebilmeli. Bu tablo İzmir’de oy veren ve verebilecek olan seçmenlerin etnik, dini, sosyolojik dağılımının bir izdüşümü olmalı.
İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olmasına karşılık dışarıdan gelen yabancıya biraz ürkek bakar, ön yargıyla yaklaşır.
Bu yazıda İzmir geçen yere başka bir ilin adını koyun. Küçük farklarla da olsa söylenenler geçerli…
Bir önceki yazım “Aday adaylarına önerilerim” başlığını taşıyordu…