Bazı şeyleri havsalam almıyor bir türlü. İnsanlar nasıl oluyor da alabildiğine sığ sularda yüzme tembelliğini terk edip berrak denizin derin sularına dalamıyorlar, izah etmekte zorlanıyorum.
Hadiselerin künhüne vakıf olmak için gaiplerden haber bekleyecek değiliz. Vuku bulan her hadiseyi anlamlandıracak ve yerli yerine oturtacak feraseti elde etmek kolay olmuyor demek ki…
Sözüm biraz Ak Parti camiasına… Camia tabirini de bilerek kullanıyorum, zira Ak Parti Genel Merkezindeki yapıdan bir şey beklenemeyeceğini vurgulamak derdindeyim. Ak Parti camiasında aklı başında çok insan bulunduğuna eminim. Peki, ama nasıl oluyor da Erdoğan – Bahçeli yönetimindeki Türkiye’nin, başta demokrasi ve hukuk olmak üzere önemli alanlardaki sıkıntıları görmezden geliniyor? Nasıl oluyor da 31 Mart yerel seçimlerinin ortaya koyduğu ağır yenilginin muhasebesi yapılmıyor? Nasıl oluyor da İstanbul seçimlerinin yenilenmesi yanlış diyen biri çıkmıyor? Nasıl oluyor da kaç yıldır yönettiği büyük şehirler kaybedilince bunun sorumlusu kimler ve hangi politikalardır diye bir defter açılmıyor?
Sona bırakır gibi olduğuma bakmayın… Belki en önemlisi, nasıl oluyor da insanlar Ak Parti’nin temsil ettigine inandıkları gönüllere seslenen değerlerimizden, bunlarla ilgili kavramlardan ve kutsal bilinen mefhumlardan nefret eder hale geliyor? Nasıl oluyor da bir türlü yerli yerine oturtamadığımız İmam Hatiplerdeki öğrenciler arasında deizm yayılıyor, gençler arasında Ak Parti her gün irtifa kaybediyor? Nasıl oluyor?
Nasıl oldu da 16 Nisan 2017 referandumu ile getirilen garip sistem Türkiye’yi iyiye götürmüyor diye haykıran içerden bir ses duyulmadı? Nasıl oldu da denge ve denetleme mekanizmaları olmadan demokrasi standartlarında geriye düşeriz diyen çıkmadı? Nasıl oldu da bu sistemle getirilen %51 şartı Ak Parti’yi kuruluş ilkelerinden taviz vermek zorunda bırakabilecek ittifaklara mecbur edebilir diyen akil adam kıtlığı yaşandı? Nasıl oldu da başlangıçta çizilen rotayı değiştiren Ak Parti treninin yanlış rotasına dikkat çekenler hem trenden atıldılar hem de trenden inmekle suçlandılar?
Özetle iyi yönetilmeyen bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Bu durumda daha iyi yönetmeye talip olanların çıkması normal değil midir? Bunu kavrayamayanlar anlamsız argümanlar geliştiriyorlar. Sanki her şey dört dörtlükmüş gibi Ali Babacan hareketini sadece Ak Parti’yi bitirme gayreti olarak görmeye çalışıyorlar. Ak Parti, asıl bu anlayış yüzünden kaybedecek gibi geliyor bana. Ortada bir yanlış var ve bu yanlışı düzeltmenin ilk adımı onun ne olduğunu tespit etmek…
Bir başka hata daha var. Bazıları yeni oluşumların tek gayesini, 2023 seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ın kaybetmesi olarak açıklama gafletine düşüyor.
Bunlara göre Ak Parti bundan sonraki seçimde %51 oy alacak, ancak Babacan ve Davutoğlu %1, %2 bile oy alsalar Ak Parti kaybedecek. Her şeyden önce % 51’in ötesini göremeyeceğine inanmış bu anlayışlarla bir yere varılamayacağını bilmemiz gerekiyor. Ak Parti süratle muhasebesini yapar, yanlışlarını içtenlikle kamuoyu önünde tartışır ve doğru adımlar atarsa %51’e mahkum olmaktan kurtulur.
Daha seçimlere şu kadar varken bir iddia ile ortaya çıkan bu yeni oluşum ve hareketlerin maksadının Ak Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a kaybettirmek olduğunu iddia etmenin mantıkla zerre kadar bağdaşır bir tarafı var mı?
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, yeni oluşumları kast ederek “bunlar proje” dedi. Ben bu tanımlama ile ne kastedildiğini tam olarak anlayamadım. Ali Babacan’ın Karar Gazetesinde çıkan beyanlarına bakanlar bu hareketin hiç de küçümsenmeyecek savlara sahip olduğunu hemen fark edeceklerdir. Bu sebeple yeni oluşumları proje ve benzeri söylemlerle küçümsemenin Ak Parti açısından bir faydası olacağını sanmıyorum.
Üstelik bu türlü çıkışlar, yarın, Ali Babacan’ın üslubu, yol ve yordamı izin vermese de, “Türkiye iyi yönetilmiyor, rakamlar ortada, bunun sebebi de 16 Nisan 2017 referandumuyla gelen ve demokrasi standartlarını göz ardı eden bir garip sistemdir, o halde asıl proje budur” diyeceklerin eline güçlü bir koz vermekle eşdeğerdir.
Ak Parti bir dönem Türkiye’de iyi yönetimin ve yönetişimin mükemmel örneklerini verdiği için ne kadar övünse azdır. Ancak bugün herhangi bir alandaki mukayeseyi, Ak Parti, artık, ‘2002 yılında iktidara geldiğimizde şu şöyleydi, bu böyleydi’ diyerek yapamaz. Kendisini ancak kendi zirve döneminin rakamlarıyla mukayese edebilir, mesela 2011’in ya da 2015’in rakamlarıyla…
O halde, Ak Parti, realist olmak zorunda. Öyle, proje, Ak Parti’yi bitirmek, Tayyip Erdoğan’ı düşürmek gibi ucuz sloganlara sığınmak yerine bir zamanlar tek başına %50”leri aşma noktasından şimdi neden %30’lara doğru yol aldığını düşünmek gibi daha ulvi adımlara yelken açmalıdır.
Ali Babacan ne diyor, Ak Parti ne anlıyor?Ali Babacan’ın ne söylediğini iyi anlamak varken niye olmadık yollara başvuruluyor ki?
Liyakat sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz. Adalet ve milli eğitim 2 geri bir ileri gidiyor. Kifayetsiz muhterisler kendi kazançlarını düşünerek birilerini iltifatlarıyla boğuyorlar. Buhardan veya pustan etraf görünmüyor
Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi ahirete kadar hükmü sürecek bir dava şuuruyla değilde rakiplerine göre pozisyon alma durumu olduğu için kaybetmeğe mecbur olunuyor.