Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Teknopark İstanbul’un İkinci Etap Binalarının Açılış Törenine katıldı ve mutadı olduğu üzere bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanının konuşmasında şu bölüm oldukça dikkat çekici. Biraz uzun ama olsun:
“Buradan tüm iş dünyamıza seslenerek diyorum ki, zaman yatırım zamanıdır. Yatırım olacak ki üretim olsun ve istihdam olsun. Hükümet olarak yatırım desteği veriyoruz. Üretim desteği veriyoruz. Ar-Ge desteği veriyoruz. İstihdam destekleri veriyoruz. Ve faizler ciddi manada tek haneli rakama doğru düşmüş vaziyette. Öyleyse şimdi girişimcinin artık yatırım zamanıdır. Yatırım istihdamı getirecektir. İstihdam üretimi ve ardından da rekabeti getirecektir. Yani üzerimize düşen her şeyi biz yapıyoruz. Girişim de üzerine düşeni yapsın diyoruz. Sonra geç kalırsınız. Yatırıma gereken öngörünürlüğü sağlayacak tüm makro politikaları şeffaf bir biçimde uyguluyoruz. Eksik olan ne varsa hep birlikte üzerine gideceğiz.”
Cumhurbaşkanımızın “yani üzerimize düşen her şeyi biz yapıyoruz” şeklindeki sözleri ümide kapı açar mı dersiniz? “Eksik olan ne varsa hep birlikte üzerine gideceğiz” dediğine göre “evet, ümide yer var” diyebiliriz. Eğer hukuken öngörülebilir bir Türkiye hedefine yönelik adımlar da söz konusu olacaksa ne ala… Fakat böyle bir adımdan hiçbir emare yok… Yatırım, üretim, ar-ge ve istihdam destekleri uzun süredir var ama hukuk ve adalet yolunda atılmış adımlar görmüyoruz. O sebeple de ne yerli ne uluslararası sermaye yatırım hevesine sahip olabiliyor… İşsizlik de aynı sebeple artıp duruyor… Faizlerin düşük olması önemli ama “tabii bir düşüş mü değil mi” sorusu herkesin dilinde. Yine de önemli… Baskılanan dövizden söz edenler var. Kamu bankaları niçin durmadan döviz satıyorlar dersiniz?
Yabancı yatırımcıların kısa vadeli sermaye çıkışları geçtiğimiz yıl niye arttı acaba?
2015 yılında 19 milyar dolara yakın olan yabancı sermaye girişi geçen yıl 5.6 milyar dolara gerilemiş. Hem yerli yatırımcılar hem uluslararası yatırımcılar hukuka güvenmek istiyorlar, iç barışı ve bölgesel barışı önemsiyorlar. Yarın bir ihtilaf olur da mesela Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar, uluslararası tahkim kurullarının ortaya koyduğu hükümler uygulanmazsa diye kaygı çekiyor ve yatırımdan kaçınıyorlar. [Böylece vergiden de kaçınmış oluyorlar tabii!..] Kısacası hukuki öngörülemezlik yatırımcıyı tereddüde sevk ediyor. Keşke Cumhurbaşkanımız bu hususları da ele alacağız diye bir vaadde bulunabilseydi. Acaba bu alandaki sıkıntıların farkında değil mi? Gezi olayları davasında Osman Kavala’nın başına gelenler hukuk alanının ne kadar problemli olduğunun işareti mi yoksa?
Sanırım Cumhurbaşkanına yalan yanlış bilgiler veriliyor. Şu sözler onun yukarda zikrettiğim açılış konuşmasından:
“Dünyanın en iyi üniversitelerinden, dünyanın en iyi araştırma merkezlerinden üst düzey araştırmacılar çalışmalarını yürütmek için artık ülkesini, Türkiye’yi seçiyor. Gelen araştırmacılar akademik birikimlerini ve saha tecrübelerini ülkemize aktarıyor, doktora öğrencileri yetiştiriyor ve gençlerimize rol model oluyorlar”
Bu sözler kâmil zıddıyla doğru zira. Türkiye’den giden gidene… Üniversitelerde yürüttükleri projeleri yarım bırakıp gidenlerden hiç haberi yok anlaşılan Cumhurbaşkanımızın… Fırsat eşitliğinin olmadığı, taraflı uygulanan hukuk dolayısıyla iş güvencesinin yara aldığı, liyakatin göz ardı edildiği bir atmosferde kimi tutabiliriz ki… Bu konuyu daha önce “Okumuş çocuklar ülkeyi neden terk ediyorlar diyenler var… Sebep soru sahiplerinin tavrı mı acaba?” başlığı ile yazmıştım bir buçuk yıl kadar önce. Değişen bir şey yok…
Cumhurbaşkanının “üzerimize düşen her şey” derken murad ettikleri içinde adaletin, hukukun, liyakatin, fırsat eşitliğini şuralı buralı olmayı önemseyerek zedelemeyen bir görüşün de olmasını istemek hakkımız değil mi?
Adalete nasıl güvenelim ki hakkında ömür boyu ağırlaştırılmış hapis talep edilenlerin beraat ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Ortada hiçbir delil yokken ömür boyu hapis istenen bir yerde hukuk ve adaletin hangi faslından bahsedilebilir?
Hükümetin ekonomideki bazı rakamları öne çıkararak işler iyiye gidiyor şeklindeki iyimserliğine ben de katılmak isterdim. Fakat bu işsizlik rakamları da neyin nesi… %13.4. Bir nokta daha var: Türkiye, her yıl bir milyona yakın gence iş bulmak zorunda. Bunun için de asgari yıllık %5 ekonomik büyümeye ihtiyacı var. Yeterli yatırım olmadan bunlar mümkün mü? O halde hiç vakit kaybetmeden yatırım ortamını iyileştirmek gerekiyor.
Acaba Cumhurbaşkanımız bu yazının başlığında geçen “her şey” içine yakında başka şeyleri de dahil eder mi?
Şu sivil toplum kuruluşu olduklarını iddia edenlere seslenmek lazım… Cumhurbaşkanımıza yatırım ortamını iyileştirmek için söyleyecekleri hiç mi bir şey yok. Ticaret ve Sanayi odaları, bunların üst kuruluşları olayın farkında değiller mi yoksa? Biraz öyle olduğu anlaşılıyor. MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan’ın bir konuşmasına şahit oldum. Yatırım için her türlü imkân varmış. Peki, niye artmıyor yatırımlar, uluslararası sermaye niçin ürkek? Yatırım yapacak insanlara kredi için başvurduklarında Avrupa Bankaları neden Türkiye dışında bir ülkeyi öneriyorlar da Türkiye için kredi musluklarını kapatıyorlar. MÜSİAD, hukuki alandaki sıkıntıları hiç mi görmüyor, bu konuda hiç mi bir çalışma yaptırmaya ihtiyaç duymuyor? Bu sözlerim diğer sivil toplum kuruluşları ve iş adamları dernekleri için de geçerli… Acaba iş adamları, nasıl davranacaklarını herkesten iyi bilirler deyip kapatsak mı bu konuyu…
Bu yazının başında bir liste görüyorsunuz. Hukukun üstünlüğü endeksi… Bazı ülkelerin sıralaması verilmiş. İnsan üzülüyor. İnanmak da istemiyor. Fakat Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünenlerin önüne bunlar gidiyor. Bizim inanıp inanmamamız bir şey ifade etmiyor.
İnsan ne diyeceğini bilemez hale geliyor. Çok elem verici bir haldeyiz.