Eğri Ayna

Eğri Ayna

Yeni bir yıla girerken hem kişisel olarak hem toplumsal olarak aynadaki görüntümüzü iyi değerlendirmeliyiz. Eskiler buna muhasebe diyorlar. Yani kendimizi hesaba çekmeli ve doğrularımızı pekiştirmeye, yanlışlarımızdan kaçınmaya çalışmalıyız. Bunları yaparken görüntümüzün yansıdığı aynanın kalitesine de dikkat etmek gerekiyor.

Size ayna ile ilgili bir küçük hikâyeden bahsetmek istiyorum. Edebiyatta hikâye denilince akla gelen ilk isimlerden biri Anton Çehov’dur. Çehov’un Eğri Ayna isimli bir hikayesi var. Everest Yayınları’ndan çıkan Memurun Ölümü başlıklı hikâye kitabında Eğri Ayna 203’üncü sayfada yer alıyor.

Bir adam yıllardır görmediği atalarının evindeki salona girer. Yanında karısı da vardır. Duvarlarda ninesinin ninesine kadar atalarının portreleri asılıdır. Her birine özlemle bakar. “Bunların kim bilir ne maceraları ne gönül serüvenleri olmuştur, bu portrelere bakarak çok uzun bir roman yazılabilir” diyerek dolaşır salonda. Sonra bir aynanın önünde durur. Bu büyük ninesine ait bir aynadır. Tozunu siler aynanın ve kendi suratının çarpılmış halini görür. Burnu sol yanağının üstüne kaymıştır, çenesi bir çatal halinde sarkmaktadır. Bu aynayı çirkin bir kadın olan büyük ninesinin hiç yanından ayırmadığını söyler. Eğri Aynadan bir an için ayrılmazmış bu çirkin kadın diye hatırlar. Sonra karısı da bakar aynaya ve bir çığlık atar, elindeki şamdan yere düşer ve söner. Kadının kendisi de düşer yere ve bayılır. Adam telaş içinde karısını kucaklar ve çıkarır salondan. Hastaneye yatırılır, çeşitli tedaviler uygulanırsa da bir sonuç alınamaz. Zayıflar bünyesi, ölüm yakındır. Sonra kadın eğri aynayı istiyorum diyerek günlerce feryat eder. Buna bir anlam veremez etrafındakiler. Sonunda bakarken yere düşüp bayıldığı aynayı getirirler. Kadın rahatlamaya başlar, aynayı yanından ayırmaz. Kocasını terslemeye başlar, kendisinin prenslere layık olduğunu tekrarlayıp durur.

Bir gün kadın yine aynaya bakarken kocası da arkasındadır. Adam birden aynada müthiş güzel bir kadın sureti görür. Şaşkına döner. Bir anlam veremez önce bu hale. Fakat sonradan kafasına dank eder. Karısının çirkin suratını eğri ayna öyle çarpıtmıştır ki aynada dünya güzeli bir kadın belirmiştir. Kadın işte aynada hep bu güzelliği görüp ne kocasını ne başkasını kendisine layık bulmaktadır. Onun güzelliği dillere destan olacak mertebededir.

Türkiye’nin sorunlarını tuttukları ayna üzerinden değerlendirenlerin bir kısmının aynası eğri mi dersiniz?

Enflasyonun %80 mertebesinde dolaştığı bir ülkenin iyi idare edilmediği açıkça ortada değil mi? O halde durmadan dünyada ilk on ekonomi arasına giriyoruz iddiasındakilerin nasıl bir ayna kullandıkları da açıkça ortaya çıkmıyor mu? Ah, bu eğri aynalar…

En büyük sorunlarımızdan biri yatırım ortamının kaybolması iken bunu hiç görmeyenlerin aynası eğri değil midir? Türkiye’nin gelişmesi daha çok üretmesine bağlıdır. Üretilen malların katma değeri de ayrı bir konu. Ancak yatırım ortamı kaybolunca hem istihdamı arttırmak hem milli geliri yükseltmek zora girer. Türkiye gün geçtikçe büyüyor diyenler üretim esaslı büyümede ne kadar gerilerde olduğumuzu eğri aynaya bakarak gözlerden uzak tutmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin zaten yetersiz olan ekonomik büyümesini belirleyen faktör üzülerek belirtelim ki sanayi üretimi değil hizmetler sektörü. İleri teknoloji ürünlerindeki eksikliğimiz de devam ediyor. Yazık oluyor ülkemize.

Çok kaba bir seçim ekonomisi uygulandığını artık eğri ayna bile gizleyemez hale geldi. Oysa bir vakitler seçim ekonomisinin ne kadar zararlı olduğunu söyler dururduk biz.

Belli ki kimilerinin baktığı eğri ayna, Türkiye’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 140 ülke arasında116’ncı sırada, Özgürlükler Endeksi’nde 180 ülke arasında 149’uncu sırada ve Yolsuzluk Endeksi’nde 180 ülke arasında 96’ncı sırada yer aldığını gözlerden gizlemeye çalışıyor ama ne çare ki acı gerçek bu… Eğri ayna Türkiye’nin uluslararası ölçeklerin önemli bir kısmında ne kadar geri sıralara düştüğünü ve irtifa kaybettiğini bazı gözlerden gizliyor. Ancak Türkiye’de yatırım yapma niyeti taşıyanlar önce kendi aynalarında bu endeksleri arıyorlar.

En büyük sorunlarımızdan birisi hukuk alanında ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yargı, yürütme ve yasamayı tek elde toplayan anlayışının ortaya çıkardığı pek çok sorun eğri aynada kendine yer bulamıyor. AİHM kararlarını uygulamayanlar, Anayasa Mahkemesi kararlarını görmezden gelenler, olmadık davalar ve mahkeme kararlarıyla siyasete yön verme çabasına düşenler, ülkemizi bütün dünyada zor duruma düşürdüklerini aynalarının eğriliği yüzünden aldırmazlıkla karşılıyorlar.

Eğri aynanın özellikle yönetim kademesinin gözünden toplumun sürüklenmekte olduğu ahlaki zaafı gizlediğini sadece ben değil herkes söylüyor. Yolsuzluk endeksi zaten ahlak sorunumuzu açıkça ortaya koyuyor. Mevcut yönetimin kamu ihalelerini nasıl bir anlayışla icra ettiği hepimizin gözü önünde. Başlı başına enflasyon ahlaksızlığın en büyük kaynağı. O bakımdan enflasyonu hafife alanlar ve enflasyonun sebebini üç beş marketler zincirine yıkmaya çalışanlar ekonomi ilminin temellerini bir daha gözden geçirmek durumunda olmalılar. Ancak eğri aynanın bu vasıflarla donatılmadığı anlaşılıyor.

Böyle aynalara bakıp Türkiye güzellemesi yapan yönetim kademesindekiler, medyadaki alkışçılar ve paralı troller, şu anda elde ettikleri statükonun devamından başka şey düşünmeyenler değil mi?

Medyadaki alkışçılara bakarsanız Türkiye her bakımdan dünya güzelidir. Baktıkları aynanın eğriliği söz konusu değildir. Ekonomisi şaha kalkmıştır, sanayisi harikalar yaratmaktadır, enflasyon diye bir derdi yoktur, varsa da önemli değildir.

Tek işleri alkış tutmak olanlarca özgürlükler bakımından en ufak bir sıkıntıya düşmüş değildir Türkiye. Sansür yasasında endişe edecek bir şey yoktur. Adalet mekanizması dört dörtlük işlemektedir.

Eğri aynayı kullananlar çok medyada.  İşsizlik her geçen gün azalmaktadır ve isteyen herkese iş vardır onlara göre. Açlık da ne demek, o Avrupalıların sorunudur. Eğitim hayatımız, siz OECD kriterlerine bakmayın, mükemmel haldedir. Uyuşturucu diye bir illet bizim semtimize uğramamaktadır.

Eğri aynanın aldatıcılığından kurtulmak o kadar da zor değil. Ayna yapımında kullanılan sır, bilimsel esaslara göre yerleştirilmişse aynanın doğruları söyleyeceğinden emin olmak mümkün. Yok eğer ne pahasına olursa olsun mevcut konumu sürdürmekse dert, her türlü değer ayaklar altına alınabilir. Vaktiyle verilen sözler ve taahhütler unutulabilir. Hiçbir ilkeye sadık kalmak diye bir şey yoktur. Mevcudun korunması uğruna herkesle ortaklık kurulabilir. Siyasetin son limanı ahlaktı bir zamanlar, ya şimdi…

Umarım 2023 yılının aynaları eğri olmaz.

mtekeli35@gmail.com

@mtekeli35

Join the discussion