Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi’nde Bir Türk Başkan

Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi’nde Bir Türk Başkan

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Ak Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun iki yıl süren çok başarılı başkanlık dönemi yarın sona eriyor.

Türkiye’nin son yıllarda uluslararası platformlardaki başarısı boşa değil. Bu gayretlerin arkasında bilinçli bir çalışma, bilgili ve aktif insanlar, çok iyi bir motivasyon ve iyi yönetişim ilkeleri var. Farkında mısınız, güzel Türkçemizde muktedir olma hali ile bilmek arasında doğrudan bir ilişki mevcut. Bir şeyi başarmak, yapmak için bilgiye, bilmeye ihtiyacın var diyor Türkçemiz. Yapabilmek, başarabilmek… Bilirsen yaparsın, bilirsen başarırsın.

Avrupa Konseyi, savaşlardan bıkmış Avrupa’nın, ikinci dünya savaşı sonrasında demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü temel prensipleri etrafında oluşturduğu bir kuruluştur. Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi birbirlerinden farklı kurumlardır. 1949 yılında kurulan Avrupa Konseyi’nde Beyaz Rusya dışında 47 ülke vardır. Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan da Konseye üyedir. Türkiye, Konseyin kurucu üyeleri arasında yer alarak kuruluş amacında sayılan evrensel nitelikteki ilkelere bağlılığını ortaya koymuştur.

Konseyin üç temel organı vardır. Yasama organı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’dir (AKPM). Bu meclisin üyelerini her ülke kendisi belirler. Yürütme organı, dışişleri bakanlarından oluşan Bakanlar Komitesi’dir. Yargı organı ise, hepimizin çok iyi bildiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’dir. Mahkemenin üyeleri de ülkelerin gösterdiği üç aday arasından AKPM tarafından seçilir. Konseyin, birkaç yıl önceki rahatsızlığına kadar Başkanlığını Çanakkale İl Genel Meclisinin Ak Partili üyesi Yavuz Mildon’un yürüttüğü Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi ve Venedik Komisyonu gibi başka organları da vardır.

Avrupa Konseyi’nin raporlar üzerinden aldığı kararların neredeyse hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Ama kararları o kadar kuvvetli bir karine oluşturur ki bunları hiç kimse ve hiçbir kurum görmezden gelemez. Avrupa Birliği’nde ortaya konmuş olan standartların önemli bir kısmı Avrupa Konseyi’nde oluşmuştur, özellikle de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne dair olanları. TBMM’de yasaların AB norm ve direktiflerine uygunluğu tartışılırken Konseyin tavsiye kararları da göz önüne alınır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi konseyin başarılı çalışmalarından biridir.

Avrupa Birliği’ne üye olacak ülkelerin hepsi konseyin denetim mekanizmalarından geçmek zorundadır. Türkiye de 2004 yılında bu denetim mekanizmalarından geçmiş ve bazı eksikler olmasına rağmen denetimden çıkmıştır. Bu karar, o güne kadar pek çok reform gerçekleştiren Türkiye için müzakerelere giden yolu, Çavuşoğlu için de başkanlığa giden yolu açmıştır.

Mevlüt Çavuşoğlu o kadar başarılı bir dönem geçirdi ki hem konseyin genel prensiplerini korudu, hem de konseyin etki alanını büyüttü. Kuzey Kıbrıslı Parlamenterler bugün konseyin her platformunda görüşlerini serbestçe dile getirebiliyorlar. Fas ve Filistin artık “Demokrasi İçin Ortaklık Statüsü” altında Konseydeler. Tunus, Cezayir, Kazakistan ve Kırgızistan Çavuşoğlu’nun gayretleriyle bu yolda ilerliyorlar.

Çavuşoğlu, Başkanlığı döneminde konseye üye her ülkeye resmi ziyaretlerde bulundu. Demokrasiye ilişkin pek çok sorunun çözümünde rol oynadı. Çavuşoğlu’nu tanıyanlar bilir, çok hareketlidir, birkaç işi bir arada yapma becerisinde üstüne yoktur, sizinle çok hararetli bir tartışmayı yürütürken twitter’daki arkadaşlarını ihmal etmez. O kadar cevvaldir ki kendisine ayak uyduramayanlar, “onunla çalışmak zor” demekten kendilerini alamazlar. 2003 yılının başından itibaren 9 yıla yakın konseyde birlikte çalıştığım Çavuşoğlu, girişken yapısıyla, herkesle kolayca dost olma kabiliyetiyle Başkanlığı hem fazlasıyla hak etti, hem de bu görevi hakkıyla yaptı. İnce siyasetiyle Başkanlık seçiminde İngiliz rakibini devre dışı bıraktığını söylersem ne demek istediğim belki daha iyi anlaşılır.

Çavuşoğlu’ndan önce konseydeki Türk delegasyonunun başkanlığını yapan Murat Mercan’ı anmadan olmaz. Türkiye onun döneminde denetimden çıktı, onun döneminde konseydeki komisyon başkanlıklarına arkadaşlarımız seçilme şansı buldu. Delegasyon başkanlığını da dirayetle yürüten Çavuşoğlu, Başkan seçildikten sonra görevi Erol Cebeci’ye devretti. Bu çok başarılı ve iyi yetişmiş arkadaşımız şimdi SETA’nın Washington ofisinin başında. Delegasyon Başkanlığı görevini artık yeni bir ekiple şimdiye kadarki başarılarını katlayacağına inandığım Nursuna Memecan yürütüyor.

Konseyde Genel Kurula birkaç kez hitap eden Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu hep çok büyük bir dikkatle izlenmişlerdir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de uzun süre üyeliğini yaptığı ve demokrasi okulu dediği konseyde, Mevlüt Çavuşoğlu, başkanlık çıtasını o kadar yükseğe taşıdı ki; ‘bundan sonra gelecek başkanların işi bir hayli zor’ demekten kendimi alamıyorum.

Join the discussion