Son günlerde Türkiye’yi kuşatmak isteyen bela mimarlarının kanlı eylemlerine şahit olduk. Üst üste gelen ve canlı bombaların rol aldığı terörhareketlerinin görünür hedefi yönetilemeyen bir Türkiye manzarası ortaya çıkarmak… İnsanlara dört bir yandan kuşatılmışlık hissi yaşatmak. Kim ne maksat güdüyor olursa olsun, olan masum insanlara oluyor… İnsan hayatını hiçe sayan bu anlayışın “yönetilemeyen Türkiye” hedefini boşa çıkarmak hepimizin ödevi olsa gerek… Şu andaki hükümeti beğenen beğenmeyen her kişi ve oluşumun bu ödevin önemini kavraması geleceğimizle doğrudan ilgilidir.
Şehir savaşlarını başlatanlar, Sur’u, Silopi’yi kana bulayanlar, hükümeti müdahale zorunda bırakanlar bölge insanının birlikte yaşama iradesini zedelemeye hatta tahrip etmeye gayret ediyorlar. Dertleri sadece ayrı bir devlet değil aynı zamanda ayrı bir Kürt milleti oluşturmak. Bunu bölgedeki Kürtlerin sahip olduğu mevcut anlayışla sağlayamayacaklarını bildikleri için seküler ve ırkçı bir Kürt milleti oluşturma çabaları var. Şimdilik gözüken onlar için hüsran… Kürtlerin vaktiyle maruz kaldıkları haksızlıklar karşısında kapıldıkları “biz bunları hak etmiyoruz” duygusu bugünkü olaylarda da var ama artık muhatabı güya onlar adına hareket ettiğini iddia eden terör örgütleri, PKK, PYD, YPG, KCK, TAK… Sokağa çağrıdan neden sonuç alamadıkları belli olmuyor mu?
Türkiye gündemini terör olaylarının meşgul etmemesi gerekiyor. Bunun için hem etrafımızda olan bitenlerin kontrolümüz altında olması gerekir, hem de içerde bazı adımlar atarak gündeme hâkim olmak gerekir.
Rusya’nın Suriye’den çekiliyor görüntüsü oradaki varlığının sona ermesi değil elbette. Belki bazı masrafları kısmaya yönelik adımlar… Başbakan bunun farkında olduğunu net bir dille ifade etti. Fakat iş bununla bitmiyor.
Amerika ile Rusya’nın Suriye üzerinde bir mutabakat sağlamış olma ihtimali yok değilse bile az. Rusya oradaki varlığını Esad ile özdeşleştirdi mi, bu meçhul. Cenevre görüşmelerinin nasıl bir veçheye bürüneceğini izlemek durumundayız. Amerika IŞİD ile mücadeleyi ön planda gösterirken Rusya ile nasıl bir ilişki yürütecek, bilinmiyor. Öte yandan PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırı boyunca bir bölgede federasyon iddiası hangi şartlar altında pratik öneme haiz olur diye düşünmek zorunda olan sadece Türkiye değil. Bu konuyla ilgilenmesi gereken bütün bölge…
Başbakanın sıkıntıları hafifletebilecek iki önemli girişimi var. AB ile mülteciler konusunda varılanmutabakat önemli. Bunun detaylarına girme imkânımız yok ama psikolojik bir faydası olduğunu söylemek zorundayız. Uzmanlar iki noktaya vurgu yapıyor. Yunan adalarına Türkiye’den geçenler hali vakti yerinde olan eğitimli ve kültürlü insanlar. Yoksa tekne parasını nereden bulacaklar. Bunları geri kabul anlaşması sebebiyle alacağız. Karşılığında Türkiye’den Birleşmiş Milletler kriterlerine uygun mültecileri Avrupa’ya yollayacağız. Bu düzenli göç anlamına geliyor. Birleşmiş Milletlerin kriterlerinde hastalara, engellilere ve yaşlılara öncelik var.
Burada benim beklentim öncelik 23 ve 24 numaralı fasıllarda olmak üzere beş faslın müzakerelere açılması idi. Rumların ve Fransızların inadını kırmak mümkün olmamış anlaşılan. Dolayısıyla Kıbrıs meselesi bir kere daha önümüzü tıkamış oluyor. Bütçe işleri ile ilgili 33 numaralı faslın açılmış olmasını müzakereler devam ediyor babında iyimserlikle karşılayalım derim. Vize muafiyeti ile ilgili gelişmeler de çok sevindirici. Şimdi TBMM’ye düşen görev ilgili kanunları bir an önce çıkarmak…
Dokunulmazlıklar siyasetin en büyük malzemelerinden biri olmuştur her zaman. Mevcut milletvekili dokunulmazlık dosyalarının bir çırpıda dokunulabilir haline gelmesini sağlayacak öneri ile Ak Parti ve Başbakan Davutoğlu ezber bozdu desek yeridir. Kuruluşundan bu yana Ak Parti’den dokunulmazlıklar konusunda bir şeyler bekleyenler için ilk adım atıldı. Parti programında zaten şöyle bir taahhüt var: “Milletvekili ve bakanların yargılanmaları önündeki anayasal engeller kaldırılacak; dokunulmazlık, tüm kamu görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki engeller ve ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve milletvekillerinin meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir.” Bugünlerde bu taahhüdün hepsini yerine getirmek çok zaman alıcı olabilir. Benim vurgulamak istediğim husus Ak Parti’nin bu konuyu zaten enine boyuna düşünmüş olmasıdır.
Bu iki hamle kuşatmayı yarmanın ilk öncüleri olsun diyelim.
Şimdi Davutoğlu’nun yeni bir hamle yapması gerekir. Kürt sorunu üzerindeki belirsizlikler kamuoyunu yoruyor. Diyelim ki Yüksekova, Nusaybin ve diğer yerlerde de Sur’dakine benzer operasyonlar yapıldı ve bitti. Sonra… Sonrası için netleşmiş bir adım gözükmüyor. Başbakan bu konuda belirsizliği giderecek adımlar atarak hem kendi önünü açabilir hem de gündemi terörün işgal etmesini engellemiş olur. Psikolojik üstünlüğü elde etmeden ilerlemek mümkün değil…
Kuşatmayı yarmanın yolu Kürt sorununda ipleri ele almaya bağlı…