“İki mutluluk bir arada” başlığıyla bir hafta önce burada çıkan yazıyı nasıl bir ruh haliyle yazdığımı anlatmıştım. O yazıda belirttiğim gibi doktorasını tamamlayıp Washington’daki George Mason Üniversitesinde çalışmaya başlayan oğlum Ahmet Selim’le Philadelphia’daki Temple Üniversitesinde hekimlik yolunda ilerleyen Hena Cebeci’nin nişan merasimini Pazar günü Amerika’da icra ettik.
İki ailede de gurbette böyle bir merasim yapmanın az da olsa bir burukluğu vardı. Bu hal, olayın verdiği sevincin gerisinde kalmış gibi gözükse de içimizde kopan fırtınayı tarifin imkânı yok. Yine de çocukların mutluluğu her şeye galip gelmiş gibiydi. Yakınlarınızın duasını arkanızda hissetmek ne kadar önemliymiş meğer…
Philadelphia’da yaşayan Müslümanların bu mütevazı törene gösterdikleri ilgiyi şükranla yâd etmem gerekiyor. 30 yıla yakındır Amerika’da bulunan Erol Cebeci ve ailesinin bölgenin Müslüman topluluğu ile kurduğu ilişkilerin ne kadar derin olduğunu da bu vesileyle anlamış oldum.
Ahmet Selim’in çalıştığı konu itibariyle Amerika’da geniş bir Müslüman çevreyle ilişkisinden bir öncekiyazıda bahsetmiştim. Onun da bu camiadan arkadaşları hazırdı törende. Ahmet Selim’in doktora jürisinde bulunan Prof. Mücahit Bilici de katılmak nezaketini göstermişti. Ayaküstü Mücahit Hocayla biraz Türkiye konuştuk. Yeni Yüzyıl Gazetesi kapandıktan sonra yazılarını göremediğimi söyledim. Bugünlerde yazmanın zorluğundan ve sağlıklı bir tartışma ortamının mevcut olmayışından duyduğu rahatsızlığı anlamamak mümkün değildi. New York ve Boston’dan gelen çok sayıda misafirle birlikte katılan herkese buradan teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum.
Amerika’da şu on beş gün içinde rastladığım Müslümanların kahir ekseriyeti Türkiye’de olup biteni anlamakta zorlanıyor. Washington’da Türkiye’deki yönetimin başarısı için didinenler bile gidişattan duydukları kaygıyı dile getirmeden edemiyorlar. Bunlar içinde Türkler de var, Müslüman dünyadan kimseler de…
Nişan merasimini aslen Mısırlı bir Müslüman olan ve Sakina Collective adlı bir kuruluş bünyesinde faaliyetleri bulunan Şeyh Walead Mosaad icra etti. Duayı Al Madina Institute adlı bir kuruluştaki etkinlikleriyle bilinen Moutasem Atiya yaptı.
Salon süslerinde Raife Hanım ve Hena’nın zarafet anlayışları yankılanıyordu. “Ahmet ve Hena’yı anlatmak için kimler konuşmak ister” dedi nişan törenini takdim eden İftihar Bey. Hena’nın kardeşlerinin ve arkadaşlarının konuşmalarında tebrik de vardı gözyaşı da. Onun şefkatinden ve yardım severliğinden etkilenmeyen yok gibiydi. Ahmet için yapılan konuşmalardan birini Boston’da beraber oldukları Saadettin Öztürk, birini de İzmir’de beraber büyüdükleri, doktora için Amerika’da bulunan Emine Satoğlu yaptı. Mücahit Bilici de konuştu. Ahmet’in tevazuundan ve doktorasından övgüyle söz ettikten sonra da yapılacak ne çok iş olduğunu dile getirdi.
Amerika’da böyle törenler yapmak zor. Size sadece salonu kiralıyorlar, diğer tüm işler size havale ediliyor. Bu noktada da Erol Beyin iş bitiriciliği ve organizasyon kabiliyeti devreye girdi. Her şeyin belli bir düzen içinde yürümesi ve yemeklerin lezzeti Erol Beyin özeniyle zirvedeydi.
Bilirsiniz, Amerika seyahatine çıkacaksanız bir hayli önceden uçak biletlerini almanız gerekir. Hele de Mayıs ayı gibi Amerika’da üniversitelerin öğrenim yılını tamamladığı günler için bilet bulmak oldukça zordur. Bu güçlüğü biz de yaşadık. Ahmet Selim’in 13 Mayıs’taki doktora mezuniyet törenine katılmak için Nisan ayı başlarında biletlerimizi aldık. Daha sonra Hena ile Ahmet 16 Nisan’da sözlendiler ve 22 Mayıs’ta Amerika’da küçük bir nişan merasimi yapılması karara bağlandı. Biz bilet tarihlerini bin bir güçlükle değiştirdik. Ondan sonra da Ak Parti’de bildiğimiz gelişmeler yaşandı ve 22 Mayıs, olağanüstü kongre tarihi olarak açıklandı. Ak Parti’nin kurucular kurulu üyelerinden biri olarak her şeyin belli bir mizansen içinde gelişmiş olduğu bu Kongreye katılma imkânım yoktu.
Amerika’da konuştuğum Türklerden biri ‘Cumhuriyet tarihi boyunca Başbakanlar nasıl ve hangi iradeyle değişti’ diye bir çalışma planladığını anlattı bana.
Şeyh Galibi çok severim ben. Cebeci ailesinde de bir Galib var. Şimdilik Derviş Galib diyorum ona. Ama Şeyh Galib olma yolunda ilerliyor. Şairlik tarafı var mı Derviş Galib’in, bilmiyorum, ama Kuran ve Hadis’e bağlılık ve onları anlama cehdi itibariyle onda bir Şeyh Galib kabiliyet ve istidadı görüyorum. Şeyh Galib’in bütün şiirlerine yansıyan hüzün, Derviş Galib’de mahcup bir tefekkür halinde tezahür ediyor. Princton Üniversitesi’nden mezun Derviş Galib. Mezuniyet tezi de hadis şerhlerine dair ve neredeyse bir doktora tezi ağırlığında.
Cebeci ailesinin beş çocukları var. Üçü üniversite tahsilinin lisans bölümünü tamamlamış. Nimet ve Galip şimdi yüksek lisans ve ilerisi için gayretteler. İkisi de yüksek lisans için Türkiye’yi tercih etmişler. Hena, Temple Üniversitesinde tıp tahsilinin ikinci safhasında. Meryem üniversitede, Sabiha lisede.
Erol Beyin eşi Raife Hanım bir eğitimci. Bizde okul öncesi eğitim henüz mecburi ve yaygın değil. Bu dönemde eğitilen çocuklar doğru yöntemin bulunması halinde hem daha çabuk öğreniyorlar hem de muhakeme kabiliyetleri daha hızlı gelişiyor. Bir İtalyan eğitimcinin adına izafetle Montessori yöntemi olarak anılan bir yöntemle eğitim veren okullar Türkiye’de henüz yaygın değil. İşte Raife Hanım görerek ve yaparak öğrenmenin esas olduğu bu okullardan altı tanesinin sahibi. Altı yaşına kadar çocukların bulunduğu ve öğrenmeyi öğreten bu okulların başarısı tescilli. Amerika’da okul açmak deyip geçemeyiz, zor bir iş. Mücadele azmi gerekiyor. Sınıflardaki malzemenin bolluğu ve fiziksel imkânların yoğunluğu hayret verici. Philadelphia gibi zengin bir bölgede okullara gösterilen rağbet parmak ısırtıcı.
Montessori okullarında öğretmen olmak için de ayrı bir eğitimden geçmek gerekiyor. Raife Hanım bu tecrübesini Türkiye’ye de taşıdı. Geçen yıl öncelikle öğretmen yetiştirmeyi hedefleyen İstanbul Montessori Enstitüsü bünyesinde Ümraniye’de açtığı Özel Pembe Kule Montessori Anaokuluçocukları kabul ediyor.
Şimdilik bu kadar…