Bayramı hak ettik mi? Her birimiz teker teker hak etmiş olabiliriz. Oruç tutmak kolay iş değil. Allah’a olan bağlılığımız bu zor işin üstesinden gelmemizi sağlıyor. Bu anlamda bayramı hak edip etmemekte bir sorun görünmüyor.
Fakat toplum olarak bayramı hak ettiğimizi söylemek bana biraz zor geliyor. Allah’ın elçisinin en önemli sünnetlerinden birisi İslam’ın emrettiği bir düzen içinde yaşamak olsa gerek. Buna isterseniz âdil düzen, isterseniz barış düzeni, isterseniz özgürlükler düzeni diyebilirsiniz. Peygamberimizin bu sünnetini yerine getiremediğimiz âşikâr değil mi? “Böyle bir düzen var mı ki?” derseniz haklı olursunuz. Yok. Fakat hemen arkasından gelmesi muhtemel başka bir soru var. “Öyle bir düzen kurmak için yeterli çalışma var mı?” Bu soruyu her birimiz önce kendi nefsimize sormalıyız? Aslında işimiz zor. Günümüz şartlarında İslam’ın öngördüğü düzeni kurmak için, o düzenin ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Biliyor muyuz? Hayır. Biz inanıyoruz, ama bilmiyoruz. Bugün, diyelim eğitim sistemi İslam’a göre nasıl olmalı şeklindeki bir sorunun yüzlerce cevabı çıkar. Bilmiyoruz, çünkü biz bu konuları çalışmadık. Sorunun cevabını nasıl bulacağımızı bile bilmiyoruz. Bu işler için ne bir enstitü kurduk, ne bir araştırma merkezi…
İslam’ın çoğulcu karakterini gözden kaçırıp sistem çözümlerini teke indirgemek gibi bir aymazlığa saplandık. Çözüm ortamının oluşturulmasında siyasetin elbette ki çok önemli bir yeri var. Fakat her şeyi siyasete havale etmek gibi bir anlayışla varılabilecek bir yer yok. Sivil toplum sadece yardım toplayıp organize etmekle mi mükellef?
Çok iyi niyetle yapılan bir takım faaliyetler olduğunu bilmiyor değilim. Fakat çoğu bir sistem meydana getirme anlayışından uzak.
İslam dünyası, bugün içinde bulunduğu halin sebeplerini kendi içinde aramak zorunda. Her problemin sebebi olarak bir başka ‘üst akıl’ aramak kendi akılsızlığını kabul anlamına gelmez mi?
‘Dünyadaki İslam algısının bozulmasına sebep ne ola ki’ diye düşündüğünüzde ne görüyorsunuz? Maalesef bunların başında İslam dünyasının iyi örnekler adına ortaya koyabileceği hususların çok az olması geliyor. Yönetim, eğitim, ticaret, finans, şehirleşme… Hangi alanda var iyi örnekler? Bir zamanlar Türkiye yönetim itibariyle iyi örnekler arasında sayılıyordu. Bu sebeple de hem ülkemize, hem de İslam’a sempati ile bakılıyordu. Bizim elimizde olan ya da olmayan sebeplerle bu algı bozuldu. Yeniden tesis edileceğini umuyor ve bunun zor olmadığını düşünüyorum. Elbette bunun bir şartı var. Yönetimler kendilerini bir kurallar manzumesi ile bağlı hissetmezlerse, bu sefer kuralları kendileri keyfi olarak koyuyor. Sonuç, evrensel standartlarda bir anlayıştan sapma olarak tezahür ediyor.
İslam dünyasının en önemli sorunlarından biri ortak bir kurallar manzumesine sahip olamamak… Birinci ve ikinci dünya savaşlarında birbirlerini yiyen Avrupa devletleri yaşadıklarından aldıkları dersle Avrupa Birliğini oluşturup demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü esas olmak üzere kendilerini bir kurallar çerçevesine oturttular. Böylece keyfi yönetim endişesi ortadan kalktı. AB, Türkiye için bu bakımdan önemliydi. Fırsat henüz kaçmış değil. Fakat şu sıralarda bu doğrultuda bir adım niyeti olmadığını görmekle üzgünüz. İslam dünyası böyle bir birlik niyetinden bile hala çok uzak.
Şu bayram günü böyle konuların sırası mı diyeceklere itiraz edecek değilim. Benim niyetim bundan sonraki bayramların gerçek bayram olması için neler yapmamız gerektiğine dair çırpınmalar olarak görülür mü, bilmiyorum.
Bayramı hak etmek için daha çok çalışmamız gerekiyor. Derd ü gam ile dolu gönlüm sizi Hacı Bayram-ı Veli’nin “N’oldu bu gönlüm” diyen şu ilahisi ile baş başa bırakmak istiyor. Nezih Uzel ve Kudsi Erguner icra ediyor.
N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm
Derd ü gam ile doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan yan ey gönül yan
Yanmadan oldu derdine derman
Pervâne gibi pervâne gibi
Şem’ine aşkın yandı bu gönlüm
Gerçi ki yandı gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı
Kendide buldu kendide buldu
Matlabını hoş buldu bu gönlüm
Bayramım imdi Bayramım imdi
Bayram ederler yâr ile şimdi
Hamd ü senâlar hamd ü senâlar
Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm
Gerçek bayramlara kavuşmak temennisiyle bitirelim…