Seçim, Suriye’ye bomba ve İlerleme Raporu

Seçim, Suriye’ye bomba ve İlerleme Raporu

Dün alınan erken seçim kararı gündemin galip maddesi… O halde bugün farklı ne yazsanız gölgede kalmaya mahkûm.

 

“Dün, dündür; bugün bugündür” sözü bir kere daha tezahür etti ve erken seçim kararı alındı. İki husus var aklıma takılan. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 seçimi için bir risk görmeseydi erken seçim kararı alınamazdı. Erdoğan “ancak çıkmaz sokak olursa erken seçim kararı alınır” demişti. Çıkmaz sokak? Tayyip Erdoğan’ın da, iktidar mensuplarının da şimdiye kadar ‘Türkiye bir çıkmaza gidiyor’ diyenlere nasıl sert tepkiler verdiğini biliyoruz.

 

Tayyip Erdoğan,  şimdiye kadar hep seçimin vaktinde yapılmasından yana tavır almıştı. Üstelik seçimin vaktinde yapılacağını beyan edeli çok olmamıştı. O halde? Birdenbire gördüğü risk neydi o halde? Pekala Bahçeli’ye hayır diyebilirdi. Zira Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi fiilen uygulamadaydı. Üstelik olağanüstü hal de devam ediyor. Bir karar alıp uygulamaya geçmek için hiçbir engel görünmüyor. Olağanüstü hal içinde bir seçim yapmak Türkiye’nin prestijini sarsacaktır. Daha dün uzatıldı olağanüstü hal. Bunun yanlışlığı herkesçe dile getirilmişken ısrar niçin, anlamak mümkün değil.

 

O riski tartışalım ama önce Milliyetçi Hareket Partisi açısından bir risk var mıydı sorusuna eğilmemiz lazım. Bana sorarsanız hem de çok büyük risk vardı. Suriye meselesi Ak Parti – MHP ittifakının uzun ömürlü olmasına engel olacak gibi duruyordu. Başka sebepler de var. İttifak bozulursa ortada MHP diye bir parti kalmayacağı korkusu mu sarmıştı Bahçeli’yi acaba? Yoksa daha farklı bir argümanı mı vardı Bahçeli’nin? Şimdiye kadar erken seçim ve benzeri kararlar alırken çıkış noktası ne idi acaba?

 

Bana göre erken seçim kararı çoktan alınmıştı. Ama ilanı için Bahçeli’nin bir fırsat yaratması bekleniyordu. Tayyip Beyin canhıraş bir halde kongreden kongreye koşması bir alamet değil miydi erken seçim için?

 

Tayyip Erdoğan’ın gördüğü risklerin başında elbette ekonomik durum vardı. Ekonomik sıkıntıyı hisseden kitlelerin nasıl davranacağı hiç belli olmazdı. 2009 yerel seçimlerinde dünya ekonomik krizi Türkiye’ye tam yansımamışken bile Ak Parti’yi ne kadar sıkıntılı bir vaziyete itmişti. Krizin söylentisi bile kitleleri etkilemeye yetiyordu. Kaldı ki son günlerde dövizdeki aşırı fırlama da var hesaba katılması gereken…  Bir türlü kontrol altına alınamayan enflasyon etkisini tam olarak göstermeden erken seçim kararı alarak riski göğüslemeyi düşünmüş olmalı hükümetimiz. Hem borçlanıyoruz hem aldığımız borcu bir türlü katma değeri yüksek üretime dönüştüremiyoruz. 

 

Erken seçim yaparak problemlerimizin hallolacağını sanmak safdillik olur. Suriye meselesi bütün çarpıklığıyla başımızı ağrıtmaya devam ediyor. Dış ilişkilerimiz dolaşık yumak gibi. Rusya ile senli benli iken Suriye bombardımanı giriyor araya. Bu konu can yakıcı. İslam Dünyası utancından başını yerden kaldırmamalı aslında. Böyle bir dünya yok ki diyenlere itiraz gücüm yok. Hadi halkı Müslüman ülkeler diyelim.

 

Esed gibi bir caniyi cezalandırmak Amerikalıya, İngilize, Fransıza kalıyor. Olan, her zamanki gibi İslam Dünyasının potansiyeline oluyor. Potansiyeli sadece maddi anlamda kullanmıyorum. İnsan potansiyeli yok oluyor, moral potansiyeli yok oluyor Müslüman halkların. Irak’taki, Filistin’deki, Suriye’deki, Pakistan ve Afganistan’daki ve daha başka yerlerdeki yıkımların sorumluluğu tüm Müslümanların üzerinde değil mi? Türkiye’nin Suriye’nin bombalanmasından duyduğu memnuniyet beni buruklaştırdı. Belli ki İsrail hedefleri gösterdi ve bombalar oralara yönlendirildi. Göstermelik bir iş Suriye’de olup biten.

 

Avrupa Birliği, Türkiye için ilerleme raporunu yayınladı. Bu raporun muhtevasını başka bir yazıda ele alalım.

Join the discussion