Ankara Sanat – Galeri ve Müzayede Evi

Ankara Sanat – Galeri ve Müzayede Evi

Bu yazıda sizi Ankara Sanat — Galeri ve Müzayede Evi ile tanıştırmak istiyorum. Bir önerim var ama. İmkânınız varsa lütfen önce ankarasanat.com adresini ziyaret edin, bu yazıyı ondan sonra okuyun.

Seçim atmosferi bütün ağırlığıyla çöküyor üstümüze. Gereksiz bir beka meselesi, çarşı pazarda ve büyük marketlerdeki fiyat artışları, kimlerin aday yapıldıkları gibi konular toplumda çok daha önemli şeylerin konuşulmasına ve gündeme gelmesine mani oluyor. Oysa bunlar gelip geçici hususlar. Bir toplumu güçlü kılan başka unsurlar da var.

Nitelikli insan yetiştirme gibi bir kaygımız olması gerekiyor. Bunun için eğitim sisteminin verdikleriyle yetinemeyiz. Üstelik bu sistemin yetersizliğinden bahsetmeyen yok. Güzel sanatlar alanına gösterilecek ilginin insan kalitemiz üstünde çok olumlu etkileri olacağına şüphe yok. Ancak gözden kaçırmamak durumunda olduğumuz faktörler var. Bunları 2011 yılındaki bir yazıda şöyle özetlemiştim:

“Sanatsal etkinliklere yatırım yapmak ve entelektüel sermayeyi artırmak, her şeyden önce bu işe uygun atmosferi yaratmakla mümkündür. Uygun atmosferin ilk ve olmazsa olmaz şartı, barış içinde, kavga etmeden tartışabilmektir. Bu da demokrasi kültürümüzün gelişmesini zorunlu kılar. Ön yargılardan arınmış, ideolojik saplantıların dışına çıkmış, korkularından kurtulmuş, kendine güvenen, her alandaki potansiyelinin değerini kavramış bir anlayış, söz konusu atmosferin tesisi için gerekli değil midir?”

Estetik anlayışı yeterince gelişmemiş toplumların tartışma üslubu da, yönetim anlayışı da, şehirlerindeki –yoksa kentlerindeki mi demeliydim– yapılaşma da, mimari yaratıcılığı da eksik ve kusurlu olur. Nezaket ve zarafet, yerini kaba tavırlara ve hoyrat davranış biçimlerine bırakır. İsterseniz güzel sanatlara duyarsız kalan toplumların geleceği parlak olmaz diyerek bitirelim bu girişi.

Ankara, İstanbul’a göre klasik İslam sanatlarında olsun, sanatın diğer dallarında olsun daha az imkâna sahip. Ankara’da kamuya ait bir Türk İslam Eserleri Müzesi yok. Ankara Sanat hem bu eksikliği gidermek hem de klasik sanatlarımızla uğraşanlara eserlerini sergileyecek bir galeri sunmak için yola çıkmış. Üstelik Ankara Sanat bu alanda faaliyet gösteren ilk özel galeri olma özelliğine de sahip.

Ankara Sanat’ın sahipleri Mehmet Emin Ekmen ve Eyüp Gökhan Özekin. Mehmet Emin Bey. 2007-2011 arasında Batman Milletvekili olarak görev yaptı. Nezaketi herkesin dikkatini çekmiştir bu zarif insanın. Eyüp Bey, Alperen Ocakları Genel Başkanlığı da yapmış bir aktivist. Şimdi imza attıkları iş, öyle kolay üstesinden gelinebilecek cinsten değil. Galeri Müdiresi ve Küratör Bilge Özcan ve sanat danışmanı Aysima Azkın Hanımlar da bu güzel yolun emekçileri.

Bizde varlık sahibi muhafazakâr camia, estetik anlayışını yenileyemediğinden  olsa gerek, evlerini ve iş yerlerini klasik sanat eserlerimizle, hat, ebru ve benzeri eserlerle tezyin etme anlayışına henüz kavuşmuş değil. Tabii güzel bir hat için çok varlıklı olmak da gerekmiyor. Ankara Sanat’ın bu bakımdan da bir hizmete vesile olmasını umalım. Bazı düğünlerde hilye-i şerifin hediye olarak sunulması bu bakımdan takdire değer doğrusu.

Galeri üç sergi salonuna sahip. Böylesi bir örnek Türkiye’de neredeyse tek… İstanbul’da bile mekânsal genişlik itibariyle bu çapta bir özel galeri yok diyebiliriz.  İstanbul sergileri genellikle kamu binalarında gerçekleşiyor.

Ankara Sanat salonlarında şimdiye kadar düzenlenen sergilere bakalım isterseniz önce:

Galeri, 1 Ocak 2018 günü Medeniyetimizin İzinde İslam Eserleri Sergisi ile kapılarını açmış. 3 aylık bu açılış sergisinden sonra, hat sanatının yaşayan en büyük üstadı Hasan Çelebi ve talebeleri sergisi, müzehhip ve pul sanatkârı Sebahat Kırçak Hanıma Mine-l Aşk adı altında 50. Yıla Vefa sergisi, Koleksiyoner Tolga Arslan karma tespih sergisi gibi pek çok sergi düzenlenmiş.

Kültür Bakanlığının destek verdiği 2018-2019 sanat yılı etkinliklerine de göz atalım ki yapılan işin önemi ve güzelliği sergilenebilsin.

Bekir Er, Nokta-i Süveydâ Hat Sanatları  sergisi ile gönüllere girmiş.

Tahsin Kurt ve Talebeleri, “Sadırdan Satıra” adıyla, Talik Hat sanatının bütün inceliklerini göğüslerinin en derin yerinden satırlara dökmüşler.

Hülya Uşan, Vuslat adlı ebru-resim karma sergisiyle güzelliklere kavuşmanın şiirini yazmış adeta.

Çağdaş sanat, klasik eserlerle nasıl bağdaştırılır. Örneğini, Murat Kurt, Sultanlar Dilinden Aşk adlı sergisiyle koyuyor ortaya. Mücerretle müşahhasın buluşması diyelim.

2018, 1-15 Aralık arasında Ömer Şen’in Otantisite 4 adıyla düzenlediği Resim-Tezhip sergisiyle kapanmış.

Kat’ı sanatını bilen azdır. Deriyi ve kâğıdı keserek ve bir başka malzeme üzerine, daha çok da deriye yapıştırarak icra edilen bu sanatla tanışmak ister miydiniz: Biraz gecikmiş sayılırsınız, çünkü Ahmet Çoktan’ın sergisi Ab-ı Badereng adıyla 1-15 Ocak tarihlerindeydi. Yine de bir şey kaybettik zannetmeyin. Ankara Sanat’ın internet sitesindeki 3D özelliği size sergiyi sanki salondaymışsınız gibi  gezme imkânı veriyor. Elbette 3D özelliği diğer sergiler için de mevcut.

Şu sıralar hangi sergi var diye merak edenler için söylüyorum. 16-28 Şubat arasında Recep Minga, İkinci Nokta adı ile tertip ettiği Kufi Hat sergisinin başında olacak.

Ebru ile başınız hoş mudur? Sanırım hoş olmayan yoktur. O halde 1-15 Mart arasında Duygu Orak, sizi “İnşirah” adıyla hazırladığı ebru sergisi için Ankara Sanat Galerisinde bekliyor.

Müzehhiblere gıpta ederim ben. 1-15 Nisan Tarihlerinde Memnune Birkan ve Grubu’nun tezhip sergisini görebilirsiniz.

1-15 Mayıs aralığında Arif Nakkaş, Vahy-i Kalem gibi ilginç bir adla düzenlediği sergisinde, bizi hat sanatının güzelliklerini görmeye davet ediyor.

Yılın son sergisi, tezhip sanatının harikulade inceliklerini önümüze sermek için “Güzeli Aramak” adı altında Ferhan Şenol ve Grubu tarafından 1-15 Haziran arasında düzenleniyor.

Her sergi için bir katalog basma fikrini çok beğendim doğrusu. Bir hayli masraflı olan bu iş için Kültür Bakanlığı ve bir takım kurumların desteğini de teşekkürle anmak lazım.

Size her serginin tamamlanmasından sonra yayınlanan ve internet sitesinde de mevcut olan katalogları dikkatlice incelemenizi öneriyorum. Bunlar Ankara Sanat Yayınları olarak saklanmaya değer eserler. Bazı katalogların başındaki tanıtım yazılarını ben büyük bir ilgiyle okuyorum. Bir de Halil İbrahim Alperen’den bahsetmeliyim. Aynı zamanda hattat olan Halil İbrahim Beyin, Âb-ı Badereng adlı kat’ı sergisi için yazdığı Can Efşan adlı şiirin tamamını keşke buraya alabilseydim. “Canından Vazgeçen” bir kat’ı sanatçısını anlatan şiir şöyle başlıyor: “Sen ne kesersin böyle ince ince/ Deriden kâğıttan can efşan/ Zarafetle maharetle sabırla/ Çileyle gündüz gece” Sanatçının çilesi de, aşkı da, şevki de dile gelmiş bu şiirde. Editörüm bağışlasın beni, şiirin sonlarındaki şu bölümü buraya almazsam bu yazı eksik kalır:

Maşallah maşallah fesübhanallah can efşan/ Hülasa eyle ne diyorsan/../Delik deşik bağrımız/ Manda derisine ne ki Rumeli Hisarı/ İstanbul’u payitahtı canı cananı tüm cihanı kainatı kat eder sığdırırız/ Evlad-ı Fatihanız/ “Ya Latif”tir evradımız zikr-i aşikarımız/ Bıçaklarla kazır bıçaklarla yazarız sevdamızı/ Gönül cerrahıyız/ Hacamatçı değiliz/ Can almayız can veririz./ Aşktan kaskatı kesilir lime lime edilir ateş-i aşkta pişeriz/ Sözümüz de gözümüz de gönlümüz de keskindir bizim/ Aşka yüreği eylesek de esir gözü budaktan esirgemeyiz./ Göze kestirirsek göz kesilir gönle kestirirsek gönül veririz/ Bilesin ki yabancı/ Bu sanatın sevdası gayrısından zor kat kat/ Bıçakların ucundadır hayat/ Zannetme ki sen hep İbrahim olacaksın/ Bıçağı çalacaksın/ İsmail de olacaksın koç da olacaksın hiç de olacaksın

Halil İbrahim Alperen’in diğer bazı kataloglarda da harika şiir ve yazıları var.

Zaman zaman bir sevdiğinize hediye alırken zorlandığınız ve “ne almalı” diye düşündüğünüz oluyor, değil mi? Ben size bundan sonra klasik sanatlarımızın her bütçeye hitap eden nadide eserlerini öneriyorum.

Muhafazakâr camiada bunun bir alışkanlık haline gelmesi ve estetik duygularımızın gelişmesi iyi olmaz mı?

Zaten bu sanat merkezini hayata geçiren ve fedakârca gayret gösterenlerin bir amacı da, Ankara’da hat,  hilye ve benzeri sanat eserlerini edinme kültürünün yaygınlaşmasını ve koleksiyon oluşturma merakını temin etmek diye açıklayabiliriz.

Ankara Sanat’ın bu yıl gerçekleştirmek istediği projelerden biri İstanbul’dan Ankara’ya bir sanat köprüsü kurmak. Bu kapsamda hat ve tezhip sanatının önde gelen şahsiyetlerinin sergilerine yer veriliyor. Hattat Tahsin Kurt, Avni Nakkaş, Recep ve Züleyha Minga, Ahmet Çoktan, Ömer Şen ve Murat Kurt sergileri bu cümle içerisinde yer alıyor.

Bir diğer proje ise Ankara’nın Yıldızları adı altında Ankaralı sanatçılara yeni imkânlar ve sergi kolaylığı sağlamak.

İki projeye de geniş bir sosyal medyada görünürlük, harika kataloglar, sergi açılış resepsiyonları gibi konularda destek sağlanıyor.

En başta da belirttiğim gibi çok güzel bir internet sitesi var Ankara Sanat’ın. Kataloglar, üç boyutlu (3D) sergi gibi imkânlar dünyanın dört bir tarafındaki sanatseverler için büyük bir fırsat…

Anakara Sanat, kendi yeri dışında da bazı çalışmalar yürütüyor. Mesela Diyarbakır Tanıtım Günleri etkinliğinde Hamit Aytaç hat sergisi düzenleme gibi zor bir işi başarıyor. MÜSİAD’ın Vefa Gecesi etkinliğinde de bir sergi ile geceye renk katıyor.

Murat Kurt Kufi yazı ile çağdaş sanat çalışmaları yapan bir sanatçı. Ankara’da her yıl yapılan Art Ankara’ya sanatçı Murat Kurt ile katılacak Ankara Sanat.

Ankara’da çok güçlü bir tespih kültürü var. Bunu dikkate alan Ankara Sanat, düzenli tespih sergileri de yapıyor. Tespih ustası Yaşar Koçer ve koleksiyoner Tolga Aslan sergileri bu kapsamda Ankara Sanat Salonlarında yer buluyor.

Son olarak sosyal medyada da Ankara Sanatın güçlü bir şekilde yer aldığını söyleyelim. Bir de instagram hesabını söyleyelim. Zira bu işte görsellik önemli. @ankarasanatgalerisi.

Bundan sonra da Ankara Sanat’ın sergilerini yazmaya devam etmek istiyorum. Çünkü ihtişamı, sadelikteki ihtişamı ben bu sanatlarda arıyorum.

Join the discussion