Ekim ayının son yarısı ile Kasım ayının ilk on gününü Amerika’da geçirdim. Bu seyahatin vesilesi, 11 Ekim tarihli yazıda söylediğim gibi ailemizin yeni üyesiydi.
Amerika’dan da yazmayı istemiştim fakat olmadı. Beş hafta kadar yazılara ara vermek zorunda kaldım. Amerika ile ilgili yazmam gerekenler vardı ama araya “Şehir Üniversitesi yaşamalı” ve “Ali Babacan’la nefes almak” başlıklı iki yazı girdi. Bunlar güncel konulardı, dolayısıyla kaçınılmazdı. Şimdi sıra Amerika’dan bazı notlar aktarmaya geldi.
Oğlum Ahmet Selim’in de görev yaptığı Ali Vural Ak Center for Global Islamic Studies (Ali Vural Ak Global İslami Araştırmalar Merkezi), George Mason Üniversitesi (GMU) bünyesinde 2009 yılında kurulmuş. Virginia eyaletinin Fairfax şehrinde bulunan Üniversite, ismini Amerika’nın kurucu babaları arasında sayılan George Mason’dan alıyor, Washington’a yarım saatlik bir uzaklıkta.
Merkez’in kuruluş süreci, Türkiye’deki birçok zengine örnek olacak bir işbirliğinin ürünü.
Merkez’in kurucusu olan Dr. Cemil Aydın, GMU’da göreve başlama sürecinde Üniversiteyi, Boğaziçi Üniversitesi’nden sınıf arkadaşı olan Ali Vural Ak ile iletişime geçiriyor. Ali Vural Ak, okul yıllarında başladığı araba kiralama işini büyüterek Türkiye’nin en büyük araç kiralama filolarından biri olan Intercity şirketini kuran işadamı…
Ak’ın cömert bağışı ile kurulan Merkez, İslam’ı geçmişten bugüne değin dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı renkleri ve gelenekleri içinde barındırmış global bir din olarak gören ve akademik alanda konferanslar, burslar ve araştırma projeleri ile faaliyet gösteren önemli bir entelektüel birikim oluşturmuş bulunuyor. 2010 yılındaki açılışa Başbakan Tayyip Erdoğan da katılıyor ve bir konuşma yapıyor.
2012 yılında Merkez’in başına bir başka Boğaziçi-Harvard tarihçisi olan Dr. Hüseyin Yılmaz geçiyor. Bir yıl kadar önce Caliphate Redefined: The Mystical Turn in Ottoman Political Thought (Hilafeti Yeniden Tanımlamak: Osmanlı Siyasi Düşüncesi’nde Mistik Dönüşüm)isimli ses getiren bir kitap yayınladı Dr. Yılmaz. Merkez, şimdi onun liderliğinde çalışmalarına devam ediyor. (Hüseyin Yılmaz ile kitabı hakkında yapılan bir mülakat için Ozan Sağsöz ve Cengiz Özdemir’in Medyascope’daki Kültür ve Tarih Sohbetleri programına bakılabilir.)
Hüseyin Hoca ve George Mason Üniversitesi’nin diğer hocaları klasik araştırma alanları yanında Dijital İslami Araştırmalar ismi verilen ve hızla gelişen yeni bir alana da büyük katkılar yapıyorlar. Gerçekten kutlanması gereken bir adım bu. Merkez’in 2016 Ekim ayında hayata geçirdiği Maydan (www.themaydan.com) projesi bu çerçevede özellikle ön plana çıkıyor. İslami araştırmalar alanındaki yeni çalışmaları ve akademisyenler arasında bir ortak düşünme sürecini internet ortamında sunmayı amaçlayan bu çalışmada, doktorasını Boston Üniversitesi’nde “Amerika’daki Müslümanların tarihi ve kimlik tartışmaları” alanında bitiren oğlum Ahmet Selim de ana editör olarak görev alıyor.
2016 Ekim’inde kurulmasından bu yana 400 bine yakın bir okuyucu kitlesine ulaşan Maydan’ın okuyucularının %30’u Amerika’dan, %16’ya yakın bir kitle Hindistan-Pakistan havzasından, %10’a yakın bir kitle de Türkiye ve İngiltere’den bu siteye ulaşıyormuş. Sitenin içeriğine ulaşmanın en kolay yolu ise Twitter (www.twitter.com/themaydan ) ve Facebook (www.facebook.com/themaydan ) üzerinden siteyi takip etmek.
Maydan bir yandan üniversite hocalarına bir yandan yüksek lisans ve doktora talebelerine yayın imkânı verirken, onların istifade edecekleri önemli dijital kaynaklar da üretiyor. Bunlardan özellikle İslami ilimlerin farklı disiplinlerinde yayınlanan dergilerin içeriklerini sundukları Journal Roundups dikkat çekiyor. Dünyanın çeşitli yerlerindeki İslam âlimleri ile yapılan mülakatlar da ufuk açıcı oluyor. Bunlardan biri de İsmail Kara ile yapılan mülakat. Kitapseverlerin çok hoşlanacağı, özellikle yeni çıkan kitaplardan haberdar olmak isteyenlerin çok beğeneceği bir bölüm de var: Book Display (https://themaydan.com/tag/book-display/)
Merkez’in düzenlediği konferans, sempozyum gibi faaliyetler de yayınlanıyor Maydan sitesinde. Ayrıca Amerika’da düzenlenen konuyla ilgili kongreler ve benzeri diğer faaliyetlerden de burayı izleyerek haberdar olmak mümkün. Mesela imkân olsaydı ben Ortadoğu Çalışmaları alanındaki uzman isimlerin katıldığı ve her yıl farklı bir şehirde yapılan şu Kongre’yi yerinde izlemek isterdim: Islamic Studies and Ottoman Studies Panels at MESA. (Burada Ortadoğu Çalışmaları Birliği’nin (MESA) 2019 yılı Kongresi’nde İslam ve Osmanlı Tetkikleri Panelleri sunuluyor.)
Bu Merkezde ilginç başka çalışmalar da yürütülüyor. Bunlardan birisi de Georgia State Üniversitesi’nde başlayıp GMU’ya taşınan After Malcolm (https://aftermalcolm.com/ ) adlı bir proje. Amerika’daki siyahi Müslümanlar akımlarından Dar Al-Islam Movement ve Islamic Party in North America bünyesindeki isimlerin mülakatları ve kişisel arşivleri ile bu oluşumların dergilerinin digitize edilmiş nüshalarının sunulduğu bu site, hiç şüphesiz takdiri ve daha çok okunmayı hak ediyor. Merhum Malcolm X, ya da daha sonraki adıyla Malik El-Şahbaz’a da rahmet dileyelim bu vesileyle…
“After Malcolm” yanında merkezin misafir araştırmacılarından Dr. Işıl Acehan’ın başında olduğu “Turks in America” (https://turksinamerica.com/) sitesi de yine ilginç fotoğrafları ve haberleriyle insanı cezbediyor. Amerika’ya göç eden Türklerin izini sürmek isteyenler buraya…
Yukarıda bahsettiğim bütün bu çalışmalar önemli maddi desteklerle yürüyor. Ali Vural Ak İslami Araştırmalar Merkezi bu alanda önemli bir örnek. Bu güzide merkezin yaptığı yararlı işlerden yola çıkılırsa akademik alana yapılması gereken bağışlar için işadamları ve hayırseverler nezdinde ciddi bir faaliyet yürütülmesi zaruri oluyor. Cami ve okul türü hayır faaliyetlerinin yanında akademik araştırma merkezlerine ve üniversite kürsülerine bağışta bulunmak isteyecek çok sayıda insanımızın bulunduğuna inanıyorum ben. Ancak bu işler için hayırseverlerin önüne bir takım proje ve taahhütlerle gitmek gerekiyor. Hesap vermeye hazır, şeffaflıktan ödün vermeyen, yaptığı faaliyetleri ve sonuçlarını açıkça ilan edebilen merkezlere ne çok ihtiyacınız olduğu izahtan vareste değil mi?
Bundan kısa süre önce bu konuya temas eden bir yazıda şunları söylemiştim:
“İslamiyet’e inanmak başka şey, onu bugün nasıl tatbik edeceğimizi araştırmak ve bilmek bambaşka bir şey… Her şeyi devletten beklemesek olmaz mı? Müslüman sivil toplum bu doğrultuda örgütlenmenin, bir takım araştırma ve uygulama merkezleri kurmanın, enstitüler oluşturmanın, buralara maddi ve manevi destek bulmanın yollarını aramak zorundadır.”
Ülker grubunun Harvard Üniversitesi’ne yaptığı büyük bağışı takdirle anmak lazım ama 24 milyon dolarlık bağışın niçin Türkiye’de değil Amerika’da gerçekleştiğini de oturup uzun uzun düşünmek gerek. Harvard Üniversitesi’ndeki Sabri Ülker Center bu anlamda önemli bir örnek. Bu merkezdeki Gökhan Hotamışlıgil gibi bir değerin niye Türkiye’de yetişmediğini, bir Aziz Sancar’ın nasıl olup da Türkiye ilim ikliminde Nobel ödülü kazanabileceğini düşünsek olmaz mı?
Şimdi denilebilir ki Türkiye’de Şehir Üniversitesi’ne yapılan muamele ve anlayış ortadayken ümitlenmek yersizdir. Bu konuda konuşan bir siyasiden hiç değilse hem bankanın hem Üniversite’nin yaptığı açıklamaları okuyarak konuşmasını beklemez misiniz? Hayır, sadece Banka’nın açıklamasıyla yetiniyorlar… Ne diyelim… Türkiye’den beyin göçü hızlanarak devam ediyor ve bu, etkili ve yetkilileri hiç kaygılandırmıyor… Ali Babacan da bu ortamda elbette bir ümit pınarı olarak kendine kolayca akacak bir mecra buluyor.
Müslümanlar maalesef uzun süredir kötü örneklerle gündeme geliyorlar. Bunu değiştirmek için iyi örneklere ihtiyacımız var. Amerika bu bakımdan büyük potansiyel taşıyor. Özgürlüklerin sağladığı potansiyeli iyi değerlendirecek ve İslam’ı hakkıyla temsil edecek oluşumların filizleri için bu topraklar çok müsait.
Amerika’da iken ben de Ali Vural Ak Global İslami Araştırmalar Merkezi’nin bir sempozyum faaliyetini izleme imkânı buldum. İslam ve Hayırseverlik: İslami Yardım Formlarının Kaynakları. Bu vesile ile Amerika’nın muhtelif yerlerinden gelen akademisyenlerle tanışma ve konuşma fırsatı çıktı bana. İlginç bir nokta olarak şunu kayda geçireyim: Bu konferansın organizatörlerinin üçü de Amerika’da yerleşik Türklerdi. Dr. Hüseyin Yılmaz, Dr. Yasemin İpek ve Dr. Ahmet Selim Tekelioğlu.
Müslümanların halledilmesi gereken ne çok problemi var… Dünyanın her yerindeki Müslümanların…
Ali Vural Ak’a teşekkür borçluyuz. Amerika notlarına fırsat buldukça devam edeceğim…