Bir arkadaş arayıp şakayla karışık ‘Parasız mı kaldın?’ demeseydi, Facebook hesabımın korsanlarca ele geçirildiğinden haberim olmayacaktı. Korsanlar arkadaş gruplarımdan telefon numarası, para, kredi kartı bilgileri, telefon kontürü ve buna benzer bilgiler istemişler. Bunlardan sadece birkaçı bazı bilgiler vermiş. Bu tür korsanlığa yabancı olduğum ve İzmir’de o program senin bu program benim koşuşturma halinde olduğum için, bilgisayar kurdu bir dostuma sorunu halletmesini rica ettim. Kısmen çare oldu bu gayret ama hesap tam kurtarılmış değil.
Yeni Asır’dan Nevzat Dönmez de benim Facebook arkadaşlarımdan biriydi. Aradı sağ olsun. Benim adıma talepte bulunanların üslubundan hemen anlamış saldırıyı. Yeni Asır’ın çalışkan muhabiri Onur Çakır’ı haberdar etmiş. Ertesi gün bir haber yaptılar da benim adıma giden isteklerin sahte olduğu yayılmış oldu. Müteşekkirim.
Microsoft Türkiye’den dostlarım Erdem Erkul ve Leylim Erenel ellerinden geleni yaptılar. Onların yönlendirmesiyle Nazmi Kalyoncu, Nevzat Dönmez ve kızımın hesaplarından bir takım kodlar alarak hesabı kurtarmaya çalıştık, olmadı. Burada benim bir ihmalim olmuş.
Siz siz olun bir şifreyi uzun süre kullanmayın. E-posta adresinizin şifresiyle Facebook ya da Twitter hesabınızın şifresinin farklı olmasına dikkat edin. Ben bu yanlışı yaptım ve sorun o yüzden hâlâ çözülmedi.
“Kapat gitsin bu hesapları” diyor musunuz? Haksız sayılmazsınız ama insan yazdıklarına ve geniş fotoğraf birikimine kıyamıyor. Twitter hesabım da saldırıya uğradı. Eski yazdıklarımı kırk elli kere tekrar yolladılar. Takipçilerimden özür diliyorum.
Bilişim Suçları Mücadele Derneği Başkanı Yavuz Koçoğlu olayı Yeni Asır’dan öğrenmiş. Aradı ve geldi. Yardımcı olmaya çalıştı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Bilişim Suçları ile Mücadele Şube Müdürlüğünü de haberdar ettim.
Sosyal medya artık hayatımızın her alanına girmiş bulunuyor. Kimileri parlak fikirlerini ve esprilerini burada paylaşırken kimileri yaptığı bütün işlerden takipçilerini haberdar ediyor. Sosyal ağlar insanları asosyalleştiriyor mu? Bu soruyu tartışan çok. Önümüzdeki yıllarda sosyolog ve psikologlara çok iş düşecek gibi. Galiba bir kimsenin sosyal medyada ne kadar çok arkadaşı varsa gerçek hayatta o kadar az arkadaşı olacak. Gidişat bu mu dersiniz?
İnternet üzerindeki haberleşme ve anlık yazışmalarda başka imkânlar da var. Mail grupları bunların en başta geleni olsa gerek. Geçen hafta sosyal hayatın her alanında top koşturan Gülsüm Satoğlu bizi bu sefer Göztepe Spor Kulübü’nün bir etkinliğine götürdü. Birinci Lig’e yükselen hentbol takımının oyuncuları, taraftarları ve yöneticileriyle şampiyonluk yemeğinde bir aradaydık. Bu şampiyonluk futbol şubesinde olsaydı, İzmir’de kıyamet kopardı. Bu grup internet üzerinde her an bir arada ve dayanışma içinde olmayı, böylece de imkânsızlıklar içinde şampiyon olmayı başarmış. Sizin de fikirlerinizi paylaştığınız bir mail grubunuz var mı?
Böyle korsanlıklar varken internet üzerinden alışverişe nasıl cesaret etmeli? Günden güne hacmi artan bu tür alışverişe eninde sonunda gireceğiz. İnternet üzerinden kitap siparişi mesela… Ne büyük kolaylık… İnternet bakkalının yaygınlaşması da uzak değil. Bizim mahallenin bakkal amcası bu işe çok kızacak ama ne yapalım ki alışverişin de şekli değişiyor.
Meclis gündeminde elektronik ticaretin düzenlenmesine dair bir tasarı var. Ayrıca, İnternetin Sosyal Etkilerinin Araştırılması amacıyla kurulan bir Meclis Araştırması Komisyonu da çalışmalarına devam ediyor. Başkanlığını Adana milletvekili Prof. Necdet Ünüvar’ın yürüttüğü bu komisyonda, Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Mustafa Alkan’ı dinledim. Hem içinde bulunduğumuz tehlikeleri, hem siber savaşları ele aldı. Bir strateji ihtiyacı bu toplantının en önemli vurgusuydu.
Bir soru: EXPO 2020 için sosyal medyayı etkin kullanabiliyor muyuz?..