Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü üyesi öğrenciler, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı, Ak Parti İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu’nu makamında ziyaret ettiler. Kulübün her yıl Ankara’ya yaptıkları protokol gezilerinin bilgi ve görgüyü çoğaltmayı amaçlayan komisyon ziyaretinde, Türkiye’nin AB politikası konuşuldu. Komisyon Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu, Türkiye’nin AB üyeliği meselesinin bir medeniyet perspektifi içinde ele alınması gerektiğini söyledi. Güncel gelişmeler hakkında bilgi alış verişinin de yapıldığı konuşmada Tekelioğlu AB’nin, insan hakları temelinde maddi refahı ileri standartlarda gerçekleştirmeyi amaçlayan ileri bir birliktelik olduğunu söyledi. “AB, ülkelerin birbirinden habersiz ve bağlantısız var olamayacakları global dünyada, toplumların organik birlikteliklerini amaçlar. Bu anlamda AB bir medeniyet programı gibi algılanabilir. Biz bu birliğin altyapı ve üstyapı standartlarını benimsiyor, her şeyden evvel kendi insanımız için ileri amaç olarak gerçekleştirmek istiyoruz.” diyen Tekelioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “AB standartlarını yaygınlaştırarak gerçekleştirdiğimiz ölçüde hayatın her alanda yüksek bir nitelik kazandığını görüyor, yaşıyoruz. Her şeyden evvel bu yaşama düzeyini insanımız hak ediyor. Niçin biz de Avrupalının yaşama standartlarına, refah düzeyine sahip olmayalım?”
Özellikle Güney Kıbrıs’ın dönem başkanlığına getirilmesi ve Yunanistan krizi ile birlikte AB müzakere sürecinin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini ifade eden Tekelioğlu, bize karşı geliştirilmek istenen negatif algı ve değerlendirmede siyasi mülahazaların etkili olduğunu, fakat Avrupa’da kimi aklıselim insanların içine düştükleri açmazdan ders çıkararmış olduklarını umduğunu söyledi. “Buna rağmen Türkiye her alanda ilerlemesine devam ediyor. Bunu herkes görüyor. Büyük ölçüde Güney Kıbrıs ve onunla ilişkili siyasi körlüklerden kaynaklanan sorunlara rağmen 2012 AB ilerleme raporunun işaret ettiği gibi açılması gereken 33 fasıldan 32’sinde ilerleme kaydedildi. AB’nin bizce siyasi mülahazalarla tarafsız bir değerlendirme yapmadığından hareketle, Türkiye gerçekliğinin daha sağlıklı anlaşılması için biz de kendi ilerleme raporumuzu yayınladık. Şimdi önümüzde 23 ve 24. Fasıl dediğimiz ‘yargı’ ve ‘temel haklar’ mevzuuna ilişkin düzenlemeler var. AB, üyelerine ve üye olacaklara bu kriterlerin yasal güvenceye kavuşturulmasını istiyor. Bu konuda Türkiye olarak bizim hiçbir sıkıntımız yok. AB kriterleri ile bizim ulaşmak istediğimiz aşama birbiri ile örtüşüyor. Biz bu kriterleri hayata geçirmeye çalışıyoruz. Dediğim gibi bu kriterlerle gözetilen değerler bizim dış sebeplerle değil, evvela isteyerek, inanarak, kendi insanımıza layık gördüğümüz içselleştirilmiş amaçlarımızdır. O nedenle Türkiye olarak gözettiğimiz hassasiyetlerimizin siyasi hesaplarla bozulmasına razı olamayız. Bu anlayışla, ilişkilerin kesintiye uğramaması için pozitif gündem oluşturduk. Yani biz her şeye rağmen pozitif düşünüyoruz. Hayata, insanlara, gelişmelere hep olumlu ve olumlu tarafından bakmak, öncelikle olumlu noktalar, açılar bulmak, görmek istiyoruz. Pozitif gündemin ruhu bozulmasın diye 8 fasılda komisyonlar oluşturuldu. Bu komisyonların bir kısmı Türkiye’de bir kısmı Brüksel’de çalışıyor. Söz konusu fasıllar üzerine yapılan çalışmalar resmi bağlayıcılığı olmayan hazırlık mahiyetindeki çalışmalardır. Bu hiçbir zaman resmen fasıl açıldığı veya açılacağı anlamına gelmez. Bilindiği gibi AB dönem başkanlığını İrlanda devraldı. Bu dönemde ilişkilerimizin daha rahat ve yoğun süreceğini umuyor ve bekliyorum. İrlanda’nın dönem başkanlığında fasılların açılacağını umuyorum. Bu ay sonrasında Dablin’de bu konuyu da içeren bir toplantı yapılacak.”
Yaptıkları işin çok önemli olduğuna vurgu yapan Tekelioğlu’nun tavsiyelerini, öğrenciler naif bir ilgiyle dinlediler: “Sizlerin yaptığı iş çok önemli. Sizlere kimi tavsiyelerde bulunmak istiyorum: Ben milletvekili olmazdan önce üniversitede hocaydım. Söyleyeceklerimi ister bir hoca ister bir siyasetçi tavsiyesi olarak değerlendirin. Kendinizi iyi yetiştiriniz. Uluslararası İlişkide dünyayı, bölgeyi tanımak, gelecek perspektifine sahip olmak çok önemli. Lisan bilin. Yaz tatilinde imkânınız varsa İngiltere’ye gidin. Başkalarıyla aranızda fark yaratmak, talip olunan bir insan olmak için çok okumak, gerektiğinde yazmak hepimiz için çok önemlidir. Ayda hiç olmazsa bir iki dış politika dergisi izleyin.”
Tekelioğlu daha sonra öğrencilerin sorularını cevapladı. AB’ye üyelik çabalarının egemenliğimizi dolayısıyla bağımsızlığımızı gölgeleyip gölgelemeyeceği hususunda düşüncesinin sorulması üzerine dünyanın değiştiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle bitirdi: “Değişen dünyada artık hiçbir toplum tek başına var olamaz. Çeşitlenen ihtiyaçlar ve birbiri içine girmiş hayatlar karşılıklı ilişkileri zorunlu kılmaktadır. Demek oluyor ki, sadece bize ait yani başkasını etkilemeyen ne bir iyilik ne bir kötülük var. Bana ait iyilik sizi de ilgilendiriyor. Birlikte var olmanın, birlikte yaşıyor olmanın zorunlu yasası bu. O zaman var olduğumuz ortak alanın ve ilişkilerin daha sağlıklı olması için birlikte bir düzenleme yapacak, yani ortak bir irade, ortak bir egemenlik kuracağız. Buna yönetişim diyebilirsiniz. AB bu tarz bir birlikteliğin, yönetişim veya denetimin kurumsal mekanizmasıdır. Artık bağımsızlığın temel unsurları saydığımız kimi şeyler, bu tür birlikler içinde ifade buluyorlar. Bu bağımsızlıktan vazgeçildiği anlamına gelmiyor. Değişimi izlemezseniz geri kalırsınız. Tek başınıza, özellikle yanlış bir yorumla kendinizi dünyadan izole edilmiş tarzda var olamazsınız. Bu hem yanlış hem de çöküşünüze sebep olur. Avrupa kriz yaşıyor. Niçin? Bunun sebeplerini Yunanistan üzerinden çözümlemeye çalıştığımızda şunu görüyoruz: Yunanistan 1000 dolar borç almış. Bununla yatırım yapacağı yerde emekli maaşlarını yükseltmiş. İleri üretim ve pazarlama gücüne rağmen bir Alman emeklisi 1000 dolar maaş alırken Yunan hükümeti emeklisine 2000 dolar vermiş. Yani Umudunu, geleceğini yemiş. Hak edilmemiş, pembe hayatlar sürdürülemeyince gerçek tüm yakıcılığıyla, yıkıcılığıyla Yunanistan’ın karşısına çıktı. Şimdi Yunanistan’daki bozulma AB ekonomisini de sarsıyor. AB gemiyi kurtarmak için Yunanistan’a “bütçeni kontrol edeceğim” diyor. AB bütün bütçeleri denetleme hakkı istiyor. Bu egemenlik hakkının gaspı veya devri anlamına gelmiyor. Biz insani temellerde AB ile ortak bir egemenlik anlayışı geliştirmeye hazırız.”