Taksim Meydanı’nı yayalaştırma çalışmaları etrafında ortaya çıkan olayları, bir öfkenin dışa vurumu olarak yorumlayanlar oldu. Yorumların, AK Parti’nin otoriter bir rejim arzusunu vurgulamaktan başka dayandığı sağlam bir zemin olmadığını görüyoruz...
Geçen haftaki yazıyı hastane odasında yazmıştım. Bu haftaki yazı evdeki hasta yatağımda şekilleniyor. Doktorum Prof. Dr. Bülent Menteş, normal hayata dönmem için elinden geleni yapıyor. Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün düzenlediği programın amacı...
Güney Afrika son yıllara kadar ilk çağların cehaletini yaşadı. Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi’nde son verdiği insan ırk ve rengine dayalı ayrımcılık, Güney Afrika’da biteli daha 20 yıl olmadı. Siyah ırka eziyetin ve aşağılamanın...
Sözü eğri büğrü söylemeye gelmiyor. Geçen haftaki İyi Yönetişim yazısını Berlin Büyükelçimizin verdiği resepsiyonu anlatarak bitirmiştim. Molla Kasım anında tepeme dikildi. Büyükelçimiz Avni Karslıoğlu’nun eşi Gamze Hanımın bazı katılımcıların...
Molla Kasım, geçen haftaki “Fransa Nelerle Uğraşıyor?” başlıklı yazımdan sonra biraz kızgın, biraz meraklı bir edayla aradı. Bana uyarıları vardı. Sıtkı Şükürer’in burada da ele aldığım yazısından sonra çıkan iki eleştiri yazısında çok temel iki...
Parlamentolararası Değişim ve Diyalog Projesinden sık sık bahsediyorum burada. AB ile TBMM’nin ortaklaşa yürüttüğü bu projenin değişim ayağı için Paris’teyiz. Fransa parlamentosunda hem meclis var, hem Senato. 60 ihtilalinden sonra bizde de...
Rumeli için her yola çıkışımda derin bir hüzün arkadaşlık eder bana. Hele de bu yolculuk Bosna tarafına doğruysa… Hüznümün kaynağı çok. Hüznümün birinci kaynağı Balkanlardan çekilişimiz sırasında yaşanan felaketlerdir. Ya da şöyle diyelim...
TBMM, haftanın en canlı ve hareketli anlarını Salı günleri yaşar. Partilerin grup toplantıları Meclisin dolup taşması demektir. Mecliste işi olanlar Salı günlerini tercih ederler, çünkü aradıkları kişiler, ister milletvekili olsun ister başka bir...
Bir önceki yazıyı ‘tarımdaki dönüşümü anlatmak için bir yazıya daha ihtiyaç var’ diyerek bitirmiştik. Aslında bu sözün doğrusu ‘en az bir yazıya daha’ şeklinde olmalıydı. Çünkü o kadar büyük değişiklikler var ki bu alanda, değil bir yazıyla birkaç...
Son on yılda Türkiye’deki değişimin farkında mıyız sizce? Yoksa denizdeki balık misali etrafımızı kuşatan bu dönüşümü görsek de fark etmiyor muyuz? Değişim her alanı sardığı gibi tarımı da aldı içine. Türkiye’nin bir karar vermesi gerekiyordu. Eski...